Yaşar Kemal "91 yıllık yaşamına sayısız roman, şiir, hikâye, çocuk romanı, söyleşi, makale, derleme ve röportaj sığdırmış ayrıca bütün bunlarla beraber birçok ödüle layık görülmüş Kürt asıllı Türk yazar, şair, senarist, aktivist ve gazeteci unvanlarına sahiptir. Yaşar Kemal biyografi incelendiğinde, Nobel Edebiyat Ödülü’ne de sayısız aday
Yaşamı boyunca mücadele eden ve zaman zaman da zulme uğrayan Yaşar Kemal, inandığı değerlerden ve insanları aydınlatma ile sefaletlerini ve acılarını azaltma hedeflerinden asla vazgeçmemiştir.
Yaşar Kemal'in dile yönelik yaklaşımının çağnşımlan ilginçtir.
Hatıralarında bize şunu anlatır:
Kırlangıç kutsal kuşlar olduklar ı için yuvalarım kimsecikler bozamazdı. Uzun bir süre de kırlangıçların o kocaman san ağızlı farfaracı civcivlerini seyrettim. Daha onlan yazamadım. O büyük büyüyü ya zabileceğimi hiç sanmıyorum
Yaşar Kemal'in bu sözleri, onun kırlangıçları romanlarında bilfiil kullandığını fark ettiğimizde daha ilginç ve önemli hale gelir. Yer Demir Gök Bakır'ın açılış faslında, orijinal Türkçe metnin ikinci paragrafında yer alan fakat İngilizce çeviride yer almayan bir cümlede Yaşar Kemal, Anadolu bozkırının ucundaki karla kaplı bölgenin beyaz örtüsü üzerinde zorlukla yürüyen çocuklar Hasan ve Ummahan'ın uzaktan bir tasvirini sunar:
Rivayete göre, Koca Halil bir keresinde yolunu kaybetmiş ve kendisini geceleyin her şeyin "ışık içinde, bin türlü renk içinde" olduğu bu bölgede bulmuştur. Burada peri padişahının kızıyla karşılaşmış, kız Koca Halil'i mucizevi şekilde bir anda köye geri götürdüğünde, "Köy bir an, şimşek çakmış gibi baştan ayağa aydınlanmış[tır] " [Cilt 2, s. 18] . Koca Halil'in folklorik hikayesi, canlı insan imgeleminin başka bir örneğidir
İlk toplumsal kurgulama modeli, daha önceki analizimizde Memed'in Alidağ'ın zirvesindeki bir mağarada yaşayabilecek kadar nasıl yavaş yavaş doğa ile bütünleştiğini gördüğümüz İnce Memed l'de yer alır. Bu bütünleşme sonucunda Memed'in karakteri doğa nın kendisi kadar otantik hale gelir. Ve şiirsel ilhamını Çiçeklide resi yakınlarındaki bir dağın doruğundaki doğadan alan geleneksel aşık Sefil Ali gibi [s. 354-356) , Memed de fiziksel ve ahlaki ilhamını aynı dağın doruğundaki doğadan alır, ta ki romanın sonunda Alidağ'ın zirvesindeki doğaüstü ışık kendini tam gerçek leştirmiş bir insan haline gelen Memed'in mistik bir sembolü olana kadar. İnsani potansiyel hakkındaki bu ideal vizyonu gerçekleştir me sürecinde Memed, kendisi ve Cabbar'ın köylüleri gözeteceği, adalet dağıtacağı ve onları açgözlü ağalardan koruyacağı bir sosyal adalet vizyonunu tek başına yaratır [s. 305]. Memed'in ziyadesiyle idealize edilmiş toplumsal kurgulama vizyonu yukarıdan aşağıya kurumsallaştırılmıştır. Bu vizyon, Memed kasabayı gizlice ziyaret edip, orada Hasan Onbaşı ile tanıştığında ve doğrudan bir ağa tarafından kontrol edilmeyen bir dünyanın varlığını keşfettiğin de başlar.
Yaşar Kemal hatıralarında Don Kişot karakterine birçok kez referanslar yapmıştır. Örneğin, bir keresinde şair ve ressam ar kadaşı Arif Dino'nun Don Kişot hakkındaki bazı sözlerini akta rır: "Arif Dino bir gün tutturdu, çağımızın romancıları tek tipten korkuyorlar, dedi. Ona göre dünya romanı, Don Kişot gibi, tek tipin romanıydı."32 Hem İnce Memed l'de hem Dağın ôte Yü zü üçlemesinde Yaşar Kemal Don Kişot'tan temel teknikler kullanır.
Don Kişot karakterinin basmakalıp hale gelmesi ve gezgin şövalye rolüne hapsolması gibi, Memed de eşkıya rolüne hapsolur ve bu yüzden huzurlu bir yaşam hayalinden vazgeçmek zorunda kalır.
Benzer şekilde, Taşbaş da bir evliya olarak rolüne hapsolur ve Meryemce de, fa rklı bir şekilde, ölü kocası İbrahim'in hatırasını ideal koca rolüne hapsederek muhafaza eder. Her üç durumda da Don Kişot'u, Taşbaş'ı ve İbrahim'i basmakalıp rollere zorla sok mak çok tehlikeli bir şeydir. Ortega'nın bir keresinde dile getirdiği üzere, Don Kişot'ta Cervantes idealizmi yıkmıştır.