Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Kurtuluş ve Kuruluş Yılları

Cumhuriyet'in Doğuşu

İlber Ortaylı

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Dünyada köleliğin kalktığını söylemek hukuki olarak bakarsanız normaldir ve doğrudur. Ama acaba gerçekten kalkmış mıdır?
Sayfa 259
En büyük seyyahımızdan kısa bir Eski İstanbul turu
“1919’un İstanbul’unun eni boyu bugünküyle mukayese edilecek gibi değildi. Şehrin dışında ismi ‘Makriköy’ olan bir Bakırköy, bir de Ayastefanos (Yeşilköy) vardı ve bunlar uzak banliyölerdi. Bugünkü Kazlıçeşme mıntıkasında, toprak ve yeşillikle iç içe Yeni Mahalle denen ahşap bir mahalle vardı. Burası 1912-1913 Balkan göçlerinin yarattığı mekânlardan biri olmalı. Üsküdar karşının (Anadolu’nun) merkeziydi. Kadıköy kibar bir banliyöydü. Beyoğlu dediğimiz mıntıka ise bugünkü Taksim’e kadar zor ulaşırdı. Kasımpaşa ve Kulaksız Mezarlığı’nı görmek için Pera Palas’tan aşağıya bakmak yeterliydi. Şehrin dışında Haliç boyunda Eyüp; karşısında Sütlüce ve Hasköy göze çarpardı…”
Reklam
Siz öncülük yapsaydınız keşke, İlber Hocam
“Tehcir (göç ettirme) üzerinde çalışacak, anlatacak bir çalışma, araştırma düzeni memleketimizde kurulamadı. Çünkü Türkiye sosyal bilim alanında, sosyal düşüncede, tarih koruma ve çalışma alanında hiçbir zaman yeterince ciddi olmadı. Oysa bugünkü sanayileşmiş, tıpta ve mühendislikte ilerleme kaydeden, orduda çok iyi duruma giden bu ülkenin, bu memleketin tarih ve coğrafya öğrenimi Büyük Atatürk’ün bu alanda açtığı yepyeni eğitim ve kurumlaşma yoluna rağmen yeterli seviyede değildir. On tane büyük tarih enstitüsü meydana getiremiyoruz! Zaten böyle bir eylemimiz, böyle bir gayretimiz de yok. Bu sorunu çözebilmiş değiliz. 1915 olaylarını objektif olarak değerlendirmek amacıyla uluslararası bir tarih masası kurulsa keşke, üzgünüm, lakin bunda etkin olacak bir tarihçi yok, konuya tam anlamıyla vakıf kimse yok. Konuyla kimse ilgilenmiyor. İktidarın umurunda olmadığı gibi, muhalefetin de değil…”
Herkes kendi kaderinin mimarıdır.
Sayfa 144
Ermeni tehciri hadisesi Almanya’nın ürünüdür
“Ermeni tehciri hadisesi başta Almanya’nın ürünüdür. Bunu iki şekilde yapmıştır: bizzat hadisedeki rolüyle ve akabinde iddiaları yayarak. Alman kurmaylarının stratejisi içerideki Ermeni ayaklanmasını, Ermeni hareketini bastırmaya yatkındı. Buna göre mevcut hükümeti kullandı ve İngiltere orada olanları bire beş katarak anlattı. ‘Mavi Kitap’ yazarı Arnold Joseph Toynbee askerlik görevinden dolayı oradaydı ve açıklamaları var. Tehcir, ‘göç ettirme’ demektir. Burada bir ırkı ortadan kaldırma gibi ırkçı bir düşünce yoktu, ama mesela Almanya böyle bir şey yaptı: jenosit. Soykırımın özgün tarihî örneğini Almanya’da Yahudi ve Çingenelere uygulanırken gördük. Almanya bugün bu suçu insanlığa yaymak istiyor. Yani yaygın bir insan kusuru, sapkınlığı, birçok toplumda görülen kötü bir eğilim olarak göstermek istiyor ki, kendine yöneltilen suçlamaları hafifletsin! Önce kendi gençliği ve halkı nezdinde aklanmak istiyor. 2. Dünya Savaşı’ndan sonra Almanya’daki gençler bir öğretim programında şunu sorguladılar: ‘Biz Schiller’in, Goethe’nin, Schopenhauer’in, büyük filozofların torunları değil de, kamp komutanlarının, insan kasaplarının, canilerin torunları mıyız?…”
Çanakkale müdafaası, Türk zabiti ve Mehmetçiğin başarısıdır
“Almanlar, Çanakkale müdafaasının başarısı kendilerine aitmiş gibi anlatmaya meylediyorlar. Fakat hayır, hiç alakası yoktur. Evet komuta ekibinde Liman von Sanders gibi bazı başarılı Alman generaller vardı ama sayıları oldukça azdı ve öyle etkili de değillerdi. Bu savunma başarısı hemen hemen tümüyle Türk zabitinin ve Mehmetçik’in başarısıdır. Kaldı ki gerçeği biliyorlar, buna rağmen bu sakat Alman teorisini yaydılar…”
Reklam
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.