“Tiksintimizi ilan ediyorduk… Bu, bi-zim savaşımız değildi… Dada; acil ahlaki bir zaruretten; ahlaki bir mutlaka ulaşabilmek için aman vermez bir arzudan; ruhun tüm yaratımlarının merkezindeki insanın, insaniyetten yok-sun, içi boşaltılmış tüm kavramlar, ölü nesneler ve haksız elde edilmiş kazançlar karşısında zaferini beyan etmesi gerektiği inancından doğdu… Şeref, Ahlak, Aile, Sanat, Din, Özgürlük, Kardeşlik, aklınıza ne gelirse, tüm bu kavramlar bir zamanlar insanın gereksinimlerini karşılıyordu; şimdi ise onlardan ge-riye, baştaki anlamlarından mahrum bir gelenek iskeletinden başka bir şey kalmadı.”