Dakikalar İçinde Genetik sözleri ve alıntılarını, Dakikalar İçinde Genetik kitap alıntılarını, Dakikalar İçinde Genetik en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Birçok böcek ve eklem bacaklı morötesi ışınları; köpekbal ıkları
ve kuzenleri ise başka bir vücuttaki elektriksel aktiviteyi
duyumsayabilirken, kimi hayvanların da duyuları aracı lığıyla
Dünya'nın manyetik alanını algı layabi ldiği düşünülmektedir.
İlk biyologlar yaşamı anlamlı gruplara ayırmaya çalışan kişilerdi. Bu sınıflandırma sürecinin daha bilimsel ismi "taksonomi'dir.
Modern bağlarda taksonomistlerin çalışmaları anatomik ayrıntıları ve sıkıntılı Latince isimler nedeniyle biyoloji bilimlerinin daha az ilgi çekici bir yönü olarak görülüyor. Bugüne kadar taksonomistler bir milyonun üzerinde türü sınıflandırmış bulunuyor ve bunlar en iyi ihtimalle günümüzde gezegenimizde yaşayan canlıların yüzde 10'unu teşkil ediyor. Taksonominin türlerin çizimlerini yaparak onlara muğlak isimler verdiği dönemden bu yana modern taksonomi tanınamayacak ölçüde değişmiş bulunuyor Günümüzde bu alan organizmaların atalarının doğa tarihi boyunca izini sürmenin yanı sıra yaşamı daha da detaylı bölümlere ayırmak için çalışıyor
DNA'da kodlanan bilginin hücrede nasıl deşifre edildiği ve hücre tarafından yönetildiği tümüyle ancak takip eden onlarca yıl boyunca çözülerek ortaya çıkarılabildi. Hayranlık uyandıran bu mekanizma günümüzde moleküler biyolojide "santral dogma" olarak adlandırılıyor.
Santral dogma DNA'nın sistron adı verilen ve canlı bir hücrede kullanılan belirli bir proteine karşılık gelen kısmını ifade eder. Her sistron tek bir tür proteinin üretilmesi için gereken bilgiyi içerir. Yani "sistron" ve "gen" kalıtım yoluyla edinilen bir birim bilgiye karşılık gelen anlamdaş iki kelimedir.
Dogma aynı zamanda sistrondaki bilginin yalnızca bir yönde ilerlediğini, yani DNA'daki kodun bir protein üretmek için kullanılabileceğini, ancak proteinin yeniden DNA kodu olarak ifade edilmeyeceğini de anlatır
Çoğu biyolog Dünya üzerindeki organizma çeşitliliğinin, yani canlı türü sayısının dokuz milyon civarında olduğu yanılgısına düşse de, bu sayının tahminen üç ila otuz milyon arasında herhangi bir yere tekabül edebileceği düşünülüyor.
Lamarck zürafaların uzun boyunlarının yapraklara uzanma zorunluluğundan kaynaklandığını ve {nasıl olduğunu
tam olarak söyleyemese de her nesilde gittikçe daha da
uzayacaklarını öne sürmüştü} Darwin'in açıklaması kulağa bil inen
gerçeklerle daha uyumlu geliyordu : Bazı zürafalar daha uzundur
ve boyları onlara avantaj sağlar. Böylece daha kısa komşularına
oranla daha çok yer ve daha çok ürerler. Kısa zürafalar aç
kalmaya ve yavrulayamamaya daha yatkındır. Darwin uzun
zürafaların uzun yavruları olacağını ve doğal seçilimin daha uzun
yavruların dünyaya getiri lmesine sebep olmasıyla zürafa türünün
daha uzun boylu olmak üzere evrimleşeceğini kavramıştı . Ancak
tüm zürafalar hiçbir zaman aynı boyda olmayacak ve bu nedenle
daima bir miktar çeşitlilik mevcut olacaktı .
Bugün DNA'dan elde edilen bulgular insanların genlerinin yüzde 98'ini
şempanzeler ve bonobolarla paylaştıklarını kanıtlarken, fosil
bulgular insanların ve şempanzelerin yaklaşık sekiz milyon yıl
önce yaşamış ortak bir ataya sahip olduklarını ortaya koyuyor.
Ancak şempanzeler orman canlıları olarak kalırken insanlar açık
çayırlarda yaşamaya uyum sağlayarak başka bir doğrultuda
evrimleşmişlerdir.
X-ışını kristalografisi tüm dalga türlerinde gözlemlenebilen
kırınım özelliğinden faydalanıyordu. Bir dalga , dalga
boyundan daha dar bir yarıktan geçtiği takdirde her yönde
yayılarak noktasal bir kaynaktan çıkıyormuş gibi davranır. X
ışınları moleküldeki boşluklar arasında yayılırken kırınımın
gözlemlenmesine olanak sağlayacak büyüklükte bir dalga
boyuna sahiptir. Diğer yandan çıkan kırınıma uğramış
dalgalarda girişim meydana gelir ve moleküldeki boşlukların
ilgili pozisyonlarını göstermek suretiyle molekülün şeklini açığa
çıkaran aydınlık ve karanlık çizgilerden bir desen oluşur.
Katır bir eşek-at melezidir, spesifik olmak
gerekirse erkek eşek ile dişi atın yavrusu. (Dişi eşek ile erkek atın
yavrusuna bardo denir ve genellikle daha küçük ve güçsüz olur.)
Bir atın 64 kromozomu bulunurken eşeğin 62 kromozomu vardır.
Bu eşleşmenin sonucunda ortaya çıkan katır 63 kromozomludur
ve bu tek sayı onun mayoz esnasında kromozomlarını eşleyebilmesini ve dolayısıyla yaşayabilen bir yumurta ya da
sperm üretebilmesini oldukça olasılık dışı kılar.
Her kanser tek anormal hücreden meydana gelen bir birincil tümörün kontrolsüzce büyümesiyle bağlar. Tümör Hücrelerinde gerçekleşen değişiklikler genetik olarak farklılaşmış yeni tümörlerin vücuda yayıldığı metastaza sebep olabilir.