Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Anında Açıklanan 200 Temel Kavram

Dakikalar İçinde Genetik

Tom Jackson

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Birçok böcek ve eklem bacaklı morötesi ışınları; köpekbal ıkları ve kuzenleri ise başka bir vücuttaki elektriksel aktiviteyi duyumsayabilirken, kimi hayvanların da duyuları aracı lığıyla Dünya'nın manyetik alanını algı layabi ldiği düşünülmektedir.
İlk biyologlar yaşamı anlamlı gruplara ayırmaya çalışan kişilerdi. Bu sınıflandırma sürecinin daha bilimsel ismi "taksonomi'dir. Modern bağlarda taksonomistlerin çalışmaları anatomik ayrıntıları ve sıkıntılı Latince isimler nedeniyle biyoloji bilimlerinin daha az ilgi çekici bir yönü olarak görülüyor. Bugüne kadar taksonomistler bir milyonun üzerinde türü sınıflandırmış bulunuyor ve bunlar en iyi ihtimalle günümüzde gezegenimizde yaşayan canlıların yüzde 10'unu teşkil ediyor. Taksonominin türlerin çizimlerini yaparak onlara muğlak isimler verdiği dönemden bu yana modern taksonomi tanınamayacak ölçüde değişmiş bulunuyor Günümüzde bu alan organizmaların atalarının doğa tarihi boyunca izini sürmenin yanı sıra yaşamı daha da detaylı bölümlere ayırmak için çalışıyor
Reklam
DNA'da kodlanan bilginin hücrede nasıl deşifre edildiği ve hücre tarafından yönetildiği tümüyle ancak takip eden onlarca yıl boyunca çözülerek ortaya çıkarılabildi. Hayranlık uyandıran bu mekanizma günümüzde moleküler biyolojide "santral dogma" olarak adlandırılıyor. Santral dogma DNA'nın sistron adı verilen ve canlı bir hücrede kullanılan belirli bir proteine karşılık gelen kısmını ifade eder. Her sistron tek bir tür proteinin üretilmesi için gereken bilgiyi içerir. Yani "sistron" ve "gen" kalıtım yoluyla edinilen bir birim bilgiye karşılık gelen anlamdaş iki kelimedir. Dogma aynı zamanda sistrondaki bilginin yalnızca bir yönde ilerlediğini, yani DNA'daki kodun bir protein üretmek için kullanılabileceğini, ancak proteinin yeniden DNA kodu olarak ifade edilmeyeceğini de anlatır
Çoğu biyolog Dünya üzerindeki organizma çeşitliliğinin, yani canlı türü sayısının dokuz milyon civarında olduğu yanılgısına düşse de, bu sayının tahminen üç ila otuz milyon arasında herhangi bir yere tekabül edebileceği düşünülüyor.
Lamarck zürafaların uzun boyunlarının yapraklara uzanma zorunluluğundan kaynaklandığını ve {nasıl olduğunu tam olarak söyleyemese de her nesilde gittikçe daha da uzayacaklarını öne sürmüştü} Darwin'in açıklaması kulağa bil inen gerçeklerle daha uyumlu geliyordu : Bazı zürafalar daha uzundur ve boyları onlara avantaj sağlar. Böylece daha kısa komşularına oranla daha çok yer ve daha çok ürerler. Kısa zürafalar aç kalmaya ve yavrulayamamaya daha yatkındır. Darwin uzun zürafaların uzun yavruları olacağını ve doğal seçilimin daha uzun yavruların dünyaya getiri lmesine sebep olmasıyla zürafa türünün daha uzun boylu olmak üzere evrimleşeceğini kavramıştı . Ancak tüm zürafalar hiçbir zaman aynı boyda olmayacak ve bu nedenle daima bir miktar çeşitlilik mevcut olacaktı .
Bugün DNA'dan elde edilen bulgular insanların genlerinin yüzde 98'ini şempanzeler ve bonobolarla paylaştıklarını kanıtlarken, fosil bulgular insanların ve şempanzelerin yaklaşık sekiz milyon yıl önce yaşamış ortak bir ataya sahip olduklarını ortaya koyuyor. Ancak şempanzeler orman canlıları olarak kalırken insanlar açık çayırlarda yaşamaya uyum sağlayarak başka bir doğrultuda evrimleşmişlerdir.
Reklam
X-ışını kristalografisi tüm dalga türlerinde gözlemlenebilen kırınım özelliğinden faydalanıyordu. Bir dalga , dalga boyundan daha dar bir yarıktan geçtiği takdirde her yönde yayılarak noktasal bir kaynaktan çıkıyormuş gibi davranır. X ışınları moleküldeki boşluklar arasında yayılırken kırınımın gözlemlenmesine olanak sağlayacak büyüklükte bir dalga boyuna sahiptir. Diğer yandan çıkan kırınıma uğramış dalgalarda girişim meydana gelir ve moleküldeki boşlukların ilgili pozisyonlarını göstermek suretiyle molekülün şeklini açığa çıkaran aydınlık ve karanlık çizgilerden bir desen oluşur.
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.