Yaşamda öyle anlar vardır ki, o zamana dek yaşadıklarınızı bir evcilikten, basit bir oyundan, şımarıklıktan ibaret kılar. Savaş ya da doğal felaketler gibi. Bir gazete kesiğinde ya da böyle bir mektupta es geçtiğiniz anlamlar suratınıza çarpıverir, teninizi deler, kanatır. Geçmişte ne suç işlediğinizi, neyin bedelini ödediğinizi düşünmek boşunadır. Çünkü insan geçmişinin
değil, geleceğinin bedelini ödüyor. Hak ettiğim nasıl bir gelecek? Bugün hangi geleceğin hesabını veriyorum? Bu sorular insanı sürekli bir "şimdi"nin içinde tutuyor.
Yaşamda öyle anlar vardır ki, o zamana dek yaşadıklarınızı bir evcilikten, basit bir oyundan, şımarıklıktan ibaret kılar. Savaş ya da doğal felaketler gibi. Bir gazete kesiğinde ya da böyle bir mektupta es geçtiğiniz anlamlar suratınıza çarpıverir, teninizi deler, kanatır. Geçmişte ne suç işlediğinizi, neyin bedelini ödediğinizi düşünmek boşunadır. Çünkü insan geçmişinin değil, geleceğinin bedelini ödüyor. Hak ettiğim nasıl bir gelecek? Bugün hangi geleceğin hesabını veriyorum? Bu sorular insanı sürekli bir “şimdi”nin içinde tutuyor.