Deli Memedin Türküsü kitaplarını, Deli Memedin Türküsü sözleri ve alıntılarını, Deli Memedin Türküsü yazarlarını, Deli Memedin Türküsü yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
“Aydınları serbest okuma alışkanlığı kazanamayan toplumlarda, düşündüğünü yazan, fikirlerini açıklayan insan da pek az olur. Böyle insanların kıt olduğu yerde düşünce hayatı canlanamaz. Toplumun en önemli işleri, kanılarını saklayan, esen yele göre fikir değiştiren kişilerin elinde kalır. Demokrasi için en tehlikeli yaratık demagogtur. Fikir adamlarının sustukları, sindikleri demokrasilerde, demagog denen mikrop kendisi için en elverişli çevreyi bulur; orada beslenir. Kuvvetlendiğini hisseder etmez, okuma yazma bilmeyenlerle bilip de okumayanlar arasında taraftarlar toplayarak, etrafa saldırmaya başlar; bilimsel değerleri parçalar, çürütür. Olumlu işlerin önüne engeller yığar. Toplumu kolayca sömürülecek bir sürü haline getirmek için uğraşır…”
Sayfa 39 - Başak Yayınları, 1993; alıntı Hakkı Tonguç'a ait, "Canlandırılacak Köy" adlı kitaptan alıntılanmıştır.Kitabı okudu
1950 yılında, 14 Mayıs seçimlerinden önce beni deliğe tıkıp evimdeki borçla edindiğim kitapları toplamışlardı. Bu işi üstlenen bucak müdürü Celal Bey: “Biz de evlat yetiştiriyoruz. Benim evimi arayın bir yaprak kağıt bulamazsınız. Madem sizinki kitap okuyor, hapse girmeyi haketmiş” diyordu babama…
Bakan “ Siz ne biçim öğrencisiniz? Kiminizin paçası, kiminizin yen’i sallanıyor…” Bir öğrenci fırlar ortaya: “Toplantınıza yetişebilmek için koştum, paçamın lastiği koptu. Sözünü ettiğiniz öğrenci benim. Herkesi ssuçlamayın!” der.
(…)
Bakan: “Sen nasıl böyle konuşabilirsin?”
Öğrenci Abdullah Aksakal: “Ben düşündüklerimi söylerim.”
Bakan: “Seni gittiğin her yerde izleteceğim.”
Öğrenci Abdullah Aksakal: “İstediğin kadar izle! Siz egemen sınıflar, suskun millete alışmışsınız, konuşana bir yumruk vurup yere deviriyorsunuz. Ezik bir toplum oluşuyor böylece.”
Yüzyıllar boyunca birbirine sırt dönmüş, çifte savurmuş olan KİTAP ve İş barışıyor, kardeş eş oluyor idi. Kitap konuşuyor, rende işliyor, bel savuruyor, çıkrık dönüyor, koyun meliyor idi.
Köy nestitülerini erken yemeselerdi çok yurtsever ve halksever politikacılarımız, acaba yine böyle kanserli bir kentleşme oluşur ve köyler boşalır mıydı?!
Osmanlı imparatorluğu'nun nasıl ilerleme, duraklama, gerileme dönemleri varsa, TC'nin de böyle dönemleri vardır. 1923'ten 1940'a kadar ilerleme, 1940-45 arası duraklama, sonrası da gerileme... Gerileme dönemi, sanki demokrasiyle gelmiş gibidir.
Okunan kitaplar eskirken, sanki sürgün veriyorlardı bir ağaç gibi: Duvar gazeteleri, dergiler, köy enstitüsü öğrencilerinin şiirlerinin derlendiği kitaplar.
Bu 1946 tarihi, aynı zamanda o yıl eğitim bakanı olan Reşat Şemsettin Sirer'in, İlköğretim genel müdürlüğü'nden uzaklaştırdığı Hakkı Tonguç'a (Enstitülerin fikir babası) suçunun ne olduğunu anlattığı tarihtir: 'Hakkı, köy çocuklarına sıçmayı öğretmeden önce okumayı öğrettin sen!'