Düşünüyorum... Çocuklarına, âlemin neye dair olduğunu, nereden gelip nereye gittiğini bildirmekten aciz bir dünyada esenliğin, mutluluğun, bilginin, anlamın bir katresinden söz edilebilir mi?
Yüce, aşkın değerlerin varlığına, hakikate sırt çevirmiş hümanist kültür, modern insanın kulağına, kendisinin âlemin merkezi olduğunu fısıldamış, ona ilahlığını beyan etmiş; zuhur eden büyüklük hezeyanının ağırlığına dayanamayan insanoğlu, tüm dengesini yitirerek, bu kez iki adımda bir küçüklük hezeyanlarının, mikromaninin girdabına yakalanmaya yüz tutmuştur. Modern yalanının bedelidir bu.
Ya Rabb, bir kez daha tüm yeryüzü insanlarını, tüm yeryüzü sanatçılarını, onsekizbin âlemi dolduran kutuplar, pirler, erenler, âşıklar neşesinden haberdar ve nasibdar kıl.
"İnsanlar uykudadır, öldüklerinde uyanırlar" Dolayısıyla 'ölmeden önce ölünüz'...
Buradaki 'ölmeden önce ölünüz' ibaresi, seküler kafalara söylendiği zaman, hemen bunu yanlış anlıyorlar. Dünyevî kafalar, ölüm kelimesini bir yok olma, bir uyuşma, bir kaybolma olarak algılıyorlar. Halbuki dini muhteva içerisinde ölüm, asıl hayattır. Hayy sıfatı... Hz. Allah'ın hayat sıfatı...yani Hayy sıfatıyla sıfatlanmak... Sathi bir hayatın ölmesi, onun yerine deruni bir hayatın başlangıcı... Kuru mantığın ölüp kalbî idrakin, yani bütün meleklerle eşyayı idrak etmenin canlanması... Bu, ebedi hayatın başlangıcı oluyor. Yani iki dünyada da Hayy olmak, diri olmak.