Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Derin Tarih - Sayı 109 (Nisan 2021)

Derin Tarih Dergisi

Derin Tarih - Sayı 109 (Nisan 2021) Gönderileri

Derin Tarih - Sayı 109 (Nisan 2021) kitaplarını, Derin Tarih - Sayı 109 (Nisan 2021) sözleri ve alıntılarını, Derin Tarih - Sayı 109 (Nisan 2021) yazarlarını, Derin Tarih - Sayı 109 (Nisan 2021) yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
29 Nisan 1827'de, Cezayir hükümdarı Hüseyin Dayı, Fransa'nın Cezayir'e borçları konusunda tartıştığı Fransız Konsolos Pierre Deval'e elindeki sineklikle vurdu. Bu olay, 1830'da Cezayir'in Fransızların Cezayir'i işgalinin zahiri sebebi olarak tarihe geçecek, şehir önlerine bir donanma gönderilerek Cezayir şehri abluka altına alınacaktı.
Heyetimiz önce Başçarşı’ya götürüldü. Tarihî camiler ve ahşap kepenkli dükkânlar, Çizmeciluk, Kazanciluk adlarını taşıyan sokaklarıyla burası hâlâ bizim ruhumuzu taşıyor, dedirtiyordu. Moriça Han’da bir öğle yemeğinde menüde adları Türkçe olan ve ay yıldızlı bakır sahanlar içinde servis edilen “Begova çorba, yaprak sarma, sogan dolma, baklava” gibi yemekleri görünce, buraları 70 yıl boyunca nasıl unuttuk, nasıl unutturuldu bizlere diye hayıflandık.
Sayfa 70 - Derin tarih dergisiKitabı okudu
Reklam
Düşünmek zor, hüküm vermek kolaydır. Hikmetin peşinden koşmak ise daha yüksek bir idrak mertebesini işaret eder. O yüzden insanların çoğu ciddi düşünmek yerine kolay hüküm vermeyi tercih ediyorlar. Oysa insanın önce öğrenmesi, anlaması, kavraması, zihnen olgunlaşması ve ancak ondan sonra hüküm vermesi gerekir. “Hikmet müminin yitiğidir; nerede bulsa alır” demek, insanın hakikat arayışının hiçbir zaman bitmeyeceğini, tefekkürün bir yolculuk demek olduğunu hatırlatır bize. İbrahim Kalın
Sayfa 33 - Derin tarih dergisiKitabı okudu
Dil, düşüncenin ifade aracıdır. Diliniz fakirleşirse düşünce dünyanız da kısırlaşır. Wittgenstein “dilimin sınırları dünyamın sınırlarıdır” der. Düşünce ufkumuzda yaşanan her daralma dilimizin fakirleşmesine neden olur. Birkaç bin kelimeyle düşünen ve yaşayan insanların köklü ve kalıcı bir medeniyet inşa etmesi mümkün değildir. Bir milletin en büyük zenginliği ortak bir dilinin olmasıdır. Bu dil aynı zamanda bizim akıl, ruh ve gönül dünyamızın tercümanıdır. Kelime ve kavramları özensiz ve hoyratça kullanırsak, o dünyayı da basitleştirir ve fakirleştiririz. “Kamus namustur” derler. Diline sahip çıkmayan, kimliğine de sahip çıkamaz. Bu yüzden dilde özensizliğe tahammül edemeyiz, müsamaha gösteremeyiz. Dahası, kendimizi zengin bir dilin imkanlarından neden mahrum edelim? Kendimize büyük bir haksızlık olmaz mı bu? İbrahim Kalın
Sayfa 33 - Derin tarih dergisiKitabı okudu
Düşünmek dinamik bir süreçtir; tıpkı yola çıkmak gibi. İnsanın yeryüzü hayatı bir yolculuktur. Buradaki her eylemi bu yolculuğun bir parçasıdır. Düşünmek, bu yolculuğu anlamlandırma çabasıdır. Düşünce, bu çabayla uyum içerisinde olmalıdır. Nasıl varlık ve hayat dinamik bir akışsa, onun üzerine düşünmek de dinamik bir süreç olmalıdır. Gerçekliğin dinamik, düşüncenin statik olduğu bir yerde hakikate ulaşmanız mümkün değildir. Her yolculuk bir hazırlanmayı gerektirir. Yola çıkmadan önce hedefinizi az-çok belirlemeniz gerekir. Zira her yere giden bir insan aslında hiçbir yere gidemiyor demektir. Yola çıkarken yanınıza azık olarak ne almanız gerektiğini bilmelisiniz. Dağa giderken yanınıza deniz malzemesi almazsınız. Yol, yolcu, azık ve size eşlik edecek şeyler bir uyum ve ahenk içinde olmalıdır. Yolda karşınıza sürprizler çıkabilir. Ovalar, vadiler, göller, tepeler çıkabilir. Aynı şekilde kuyular, uçurumlar, kaygan zeminler, tuzaklar da çıkabilir. Yolda olmak, her anın farkında olmak demektir. Yolda düşünmek demek, her daim teyakkuz halinde olmak demektir. Bu yüzden düşünceyi donduramazsınız. Eşyanın tabiatı dinamik olmayı gerektirir. Yol da, yolda olmak da, yoldayken tefekkür etmek de her an canlı, farkında ve müdrik olmanızı gerektirir. İbrahim Kalın
Sayfa 31 - Derin tarih dergisiKitabı okudu
Cevapları değişse de tarih boyunca değişmeyen sorular vardır. Mesela “iyi nedir?” sorusu böyle bir sorudur. “Ben neden varım? Varlığımın anlamı nedir?” soruları da tarih boyunca farklı düşünce iklimlerinde sorulmuş sorulardır. Cevapları dönem dönem değişmiştir ama sorular var olmaya hep devam etmiştir. Bu kitapta bu türden birkaç soru sordum ve
Sayfa 33 - Derin tarih dergisiKitabı okudu
Reklam
Her kitap bir davettir. İnsanı bir yolculuğa, bir seyr-ü sefere, bir keşfe, bazen durup biraz soluklanmaya, bazen koşmaya, bazen aynada kendine bakmaya davet eder. İbrahim Kalın
Sayfa 30 - Derin tarih dergisiKitabı okudu
Akdeniz kıyısındaki en güzel Osmanlı şehirlerinden Yâfâ’nın hemen kuzeyinde, sahile yakın bir kum tepesinin yanında 11 Nisan 1909 günü toplanan 66 Yahudi aile, kuracakları yeni mahallede kimin nereye yerleşeceğini belirlemek için kendi aralarında kura çekiyordu. Siyonist mimar ve şehir plancısı Akiva Arye Weiss tarafından hazırlanan çekilişte, 66
Sayfa 16 - Derin tarih dergisiKitabı okudu
1909 Nisan’ı çok önemli iki gelişmeye sahne oldu: Yalnızca 15 gün arayla, Tel Aviv kuruldu ve Sultan II. Abdülhamid tahttan indirildi. Uzun saltanatı boyunca Yahudilerin Filistin’i işgalini önlemek için her türlü tedbiri alan Sultan’ın yokluğunda.
Sayfa 16 - Derin tarih dergisiKitabı okudu
Tarih okuyan şaşırmaz!
“Allah bize sulh ve sükûnet nasip etsin! Fakat büyük devletler, geniş teşkilâtlı imparatorluğumuzu inşa edecek ne zaman bıraktılar, ne de sükûnet! Bize de hiç olmazsa on senelik bir sulh tanınsa, Japonların (Meiji devriminin başlangıcından beri) o kadar methedilen terakkîlerini biz de yapabilirdik. Onlar Avrupalıların pençelerinden uzak olduklarından, bize nazaran bahtiyardırlar, emniyet içinde yaşamaktadırlar. Maalesef biz, tam Avrupalı sırtlanların geçiş yerine çadırımızı kurmuşuz.” Tarihin en zor dönemeçlerinden birinde, dağılmanın arefesindeki bir imparatorluğu ayakta tutmanın mücadelesini veren Sultan II. Abdülhamid, devletin karşı karşıya bulunduğu tehlikeleri bu sözlerle özetlemişti. “Sırtlanların geçiş yerine çadır kurmuş olmak” teşbihi, gerçekten de meselenin bam teliydi. Osmanlı İmparatorluğu’nun merkez coğrafyası, tam olarak Sultan’ın anlattığı gibi, sürekli hedefteydi. Tarih boyunca olduğu, gelecekte de olacağı gibi… Taha Kılınç
Sayfa 1 - Derin tarih dergisiKitabı okudu