Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Devrim Tarihi ve Toplumbilim Açısından Atatürk

Emre Kongar

Devrim Tarihi ve Toplumbilim Açısından Atatürk Gönderileri

Devrim Tarihi ve Toplumbilim Açısından Atatürk kitaplarını, Devrim Tarihi ve Toplumbilim Açısından Atatürk sözleri ve alıntılarını, Devrim Tarihi ve Toplumbilim Açısından Atatürk yazarlarını, Devrim Tarihi ve Toplumbilim Açısından Atatürk yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Ne şâirine mevsimdi eskiden sonbahar Bahçeleri talan ederdi bir deli rüzgârdı Kırılan dal düşen yaprak şaşkın uçan kuşlar Eskiden sonbaharın bir güzelliği Gel gör ki Atatürk’ün ölümünden bu yana Sonbahar dahi bir başka geliyor Vatan gerçeklerini hatırlatıp insana Türk yüreklerimizi burka burka geliyor
Sayfa 335 - Cahit Sıtkı Tarancı, Atatürk’ü Düşünürken
Atatürk’ün Batılılığı, Batı’ya öykünme biçiminde değil, «Batı gibi olmak» anlamında bir Batılılıktır. Nitekim, bizzat Mustafa Kemal Atatürk bir yabancı gazetecinin «Batılıların nerelerini milletiniz için almak istersiniz?» sorusuna şöyle yanıt vermiştir: «Biz Garp Medeniyetini bir taklitçilik yapalım diye almıyoruz. Onda iyi olarak gördüklerimizi kendi bünyemize uygun bulduğumuz için, dünya medeniyet seviyesi içinde benimsiyoruz.»
Sayfa 297
Reklam
Atatürk:
«Cumhuriyet Halk Partisi’nin esas düşünce ve dileği, vatandaşları her türlü ayrılıktan korumak, onları kendileri ve Türk ulusu için faydalı kılmaktır.»
Sayfa 281
«Milli Mücadele’ye beraber başlayan yolculardan bazıları… Kendi fikriyat ve ruhiyatının ihatası hududu bittikçe… Mukavemet ve muhalefete geçiyordu.»
Sayfa 254 - Atatürk, Söylev
Mustafa Kemal Paşa, yalnız «devrimci bir önder» değil, aynı zamanda «devrimin önderi»dir.
Sayfa 250
«Zamanında hiçbir şeyi kaçırmamak ve zamansız hiçbir şeye uzaktan yakından tevessül etmemek, başlıca dikkatimizi teşkil etmelidir.»
M. Kemal Atatürk
Reklam
Hürriyet olmayan bir memlekette ölüm ve çökme vardır. Her ilerlemenin ve kuruluşun anası hürriyettir.
Sayfa 221
«Okuduğum nutukta birkaç kere “milletim, milletimiz” kelimeleri geçiyor. O kelimelerin her tekerrüründe Gazi'yle Recep Bey birbirlerine bakıyorlar. Nihayet nutuk bitince, dedi ki: “Hepsi iyi, yalnız ‘milletim’ kelimelerini ‘millet’ diye düzeltiniz!” Benim hayretle baktığımı görünce sebebini izah ediyor: “Sen bu Meclis'i bilmezsin; ‘milletim’ kelimesinden ‘millet onun mu?’ manasını çıkarırlar!” “İyi ama,” diyorum, “bizler bile ‘ah milletim; vah milletim’ der, dururuz!” “Sizler dersiniz, herkes der, ben diyemem!” Ajansla neşredilen nutukta, o “milletimin, milletimiz” kelimeleri hep “millet” diye çıktı. Bütün bir milleti kurtaran, ‘miletim’ diyemiyor!» (Banoğlu, 1954-b:14-15) .
Sayfa 211
«İki Mustafa Kemal vardır. Biri ben; fani Mustafa Kemal. Öteki; milletin daima içinde yaşattığı Mustafa Kemal. Ben onu temsil ediyorum. Herhangi bir tehlike anında ben zuhur ettimse, beni de bir Türk anası doğurmadı mı? Türk anaları daha Mustafa Kemaller doğurmayacaklar mı? Feyiz milletindir, benim değil.»
Sayfa 181
«Cumhuriyetin onikinci yıldönümü için bir sıra dövizler hazırlanmıştı. Bunlar içinde şöyleleri vardı: “Atatürk bizim en büyüğümüzdür”, “Atatürk bu milletin en yücesidir”, “Türk Milleti asırlardır bağrından bir Mustafa Kemal çıkardı”. Listeyi dikkatle gözden geçirdi. Bunlar ve bunlara benzeyenleri çizdi. Hepsinin yerine şunu yazdı: “Atatürk bizden biridir…”»
Sayfa 180
Reklam
“Ben her şey değilim, ben hiçim. Ben hiç olurdum, eğer bu millet bana böyle inanmasaydı…”
Sayfa 179 - M. Kemal Atatürk
“Bırak şunu bunu… Ne Mustafa Kemal, ne Cumhurbaşkanı… İkimiz de Türk; ikimiz de efe. Sen beni bilmiyorsun, ben seni. Dağda karşılaştık; benden korkar mısın, korkmaz mısın?” Seymen karşılık verdi: “Sayende düşmandan korkmadık ki, senden korkalım…” Hepimiz karşılığı beğenmiştik; karşılık Atatürk’ün hoşuna gitmemişti. “Düşmandan tabii korkmayacaksın. Düşman bir başka Türk değil ki, korkasın.”
Sayfa 179
«Bana insanlar üstünde bir doğuş atfetmeye kalkışmayınız. Benim doğuşumdaki tek fevkaladelik, Türk olarak dünyaya gelmiş olmamdır.»
Sayfa 177 - M. Kemal Atatürk
«Muhtar Bey (şakacı bir adam olan İngiliz Muhtar) kadehini kaldırıyor: "Yaşasın Başkomutan!" “Niye Mustafa Kemal demiyorsun da, Başkomutan diyorsun?" Muhtar Bey, üstü kapalı bir davranışla: "Hele" diyor, "ne olur ne olmaz, daha uzun süre şu Başkomutanlık üzerinde kalsın!" Şakalaşıp duran Gazi, kartallaşıyor: “Vay, sen beni Başkomutanlıktan mı kuvvet alır zannediyorsun? (Sesini tabiileştirerek ) Dinle bak öyleyse, sana bir hatıra anlatayım: Hani ben Erzurum'da ordu müfettişliği nişanlarını yakamdan atarak 'ferdi millet' kalmıştım ya? O zamana kadar emirlerimi dinleyen komutan (ismini söyleyecekti, söylemedi) ondan sonra verdiğim emirleri dinlememeye başlamasın mı? Makamına gittim: “Paşa, paşa" dedim, "size o emirleri bu yakadaki yıldızlar vermiyor, Mustafa Kemal veriyordu, o yine karşınızdadır, yazınız!” Yazdı. Emir gideceği yere gitti. Fakat çıktıktan sonra aklıma gelmişti. Ya komutan düğmeye basıp da, "Posta, bunu dışarı çıkarınız!” deseydi?.. Sesi yine heybetleşerek: "Fakat diyemezdi. Muhtar, karşısında Mustafa Kemal vardı, diyemezdi." Muhtar Bey kadehini kaldırarak yürekten bağırıyor: “Yaşasın Mustafa Kemal!” »
Sayfa 174 - İsmail Habip Sevük’ün anılarından
«Japon Veliahdı gelmişti. Muazzam ve mükellef bir ziyafet sofrasındaydılar. Atatürk bir aralık Japon tarihinden söz açtı ve bir meydan muharebesini anlattı. Japon veliahdı hayret etmişti. Atatürk, tarihten mitolojiye geçti. Ve yine Japon mitolojisinden konuştu. Veliahdın ağzı açık kalmıştı. Söz edebiyata intikal etti. Gazi, "Japon şiirinin dünya edebiyatında çok büyük yeri vardır" diyerek meşhur Japon şairlerinden mısralar okudu. Veliaht, o gece Gazi'nin söylediklerini bilmiyordu, ilk defa ondan duyuyor ve öğreniyordu. "Bunları nereden biliyorsunuz?" diye soramazdı. Fakat Atatürk’ün bilgi ve hafızasına hayran kalmış, onun esiri olmuştu. Atatürk hep böyleydi. Herkesi kendine esir ederdi. Her şeyi planlıydı. O, bütün bunları, Veliaht gelmeden on gün önce tercümeler yaptırararak öğrenmiş, Japon veliahdına bu dersi vermeyi ve kendine hayran bırakmayı kurmuştu.»
Sayfa 168
54 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.