Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Devrimci Hukuk

Vural Savaş

Devrimci Hukuk Gönderileri

Devrimci Hukuk kitaplarını, Devrimci Hukuk sözleri ve alıntılarını, Devrimci Hukuk yazarlarını, Devrimci Hukuk yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Kuran kurslarında, Arapça yazılı Kuran’ın ne dediği anlatılmıyor. Arapça da öğretilmiyor. Sadece ve sadece ezber yapılıyor. Böylece, din öğrenilmiş mi oluyor? Kuşkusuz, hayır. Kuran’ı anlamını bilmeden ezberlemekle kimse dinini öğrenmiyor. Tam aksine, dinin kolayca istismar edilebileceği ve yanlış yerlere yönlendirilebileceği ortamlara düşülebiliyor.
Dönemin Ankara’daki Fransa Büyükelçisi Rauleau sadece bir diplomat değil, önemli bir entelektüel ve Le Monde yazarı, İslam dünyasını da çok iyi biliyor. Bir konuşmasında diyor ki: “Ben Türkiye’ye gelmeden önce farklı düşünürdüm. Bazı ülkelerde iktidara gelen İslami hareketlerin, Türkiye’de asla başarılı olamayacağı fikri vardı bende. Çünkü Atatürk devrimlerinin bu meseleyi kökten çözdüğünü sanırdım. Ama gelip gördükten sonra, bu ülkenin de dini bir yönetime doğru gittiğini görüyorum.” Soruyorlar: “Peki, neden dolayı fikir değiştirdin? Türkiye’de ne gördün ki Atatürk devrimlerinin bu işi çözmemiş olduğunu anladın?” Bu soru üzerine Eric Rouleau şu önemli saptamayı yapıyor: “İmam-hatipleri gördüm. Bu okullar rejimi değiştirmek üzere programlanmış. Sonunda buradan çıkanlar Türkiye’de yönetimi ele alacak.”
Reklam
Mustafa Kemal, taaa Selanik yıllarından beri gerçek cevabının ardında olduğu mevzuu araştırmaya başladı: En çok yüzyıl önce, Osmanli'nin tam egemenliğindeki "domuz çobanı" denilen Bulgarlar, Sırplar, Karadağlılar nasıl olmuş da bu kadar kısa zaman içinde derlenip toparlanmışlar, istiklallerine sahip olmuşlar ve göz açıp kapayıncaya kadar kısa zaman içinde Anadolu kadar Türk Rumeli'nden bizi söküp atmışlardı? Bir gün elinde, Bulgar çoçuklarına ders verdiğini gösteren bir resimle geldi: "Balkanların neden elden gittiğine doğru teşhisi (tanıyı) koydum: Ortodoks Papazları" dedi ve anlattı: "Bunlar Slav çocuklarına sadece dinlerini, okuma-yazmayı öğretmiyorlar: Milliyetlerini, köklerini anlatıyorlar... Halkın arasında ve başındalar... Bir kaynaktan ilham almişçasına nasil metotlu çalışıyorlar, şaşmamak mümkün değil. Bir de bizim köy imamlarını düşünüyorum: Nasara yansunu' donmuşluğu içinde, halkı dünyadan çekip ahiret uykusuna yaşarken itiyorlar. Ne anlatıyorlar? Yüzyıllar öncesinin masallarını... En büyük hataları da, Türk insanını milletinden ayırıp, Arap kavminin uşağı yapmak." (Cemal Kutay, Atatürk "Bugün" Olsaydı... s.242-243)
Fransızların, Maarif Nazırı (Milli Eğitim Bakanı) Ali Kemal’e tavsiyeleri şuydu: "Modern ilk mektepleri kapatınız. Bunların yerine eski usul cami mektepleri açınız. Bu suretle cahil halkın idaresi daha kolay olur" Bu tavsiyeleriyle, kendi sömürgelerinde yürüttükleri gerici sistemi Türkiye'ye zorla sokmak ve milli ruhu dağıtmak istediklerini belli ediyorlardı.
Geçenlerde birine dedim ki: “Ulan sen bir hainsin. Ama Mustafa Kemal olmasaydı sen hain bile olamazdın...”
Sayfa 140Kitabı okudu
Atatürk’ün en önem verdiği yasalardan biri, Öğretim Birliği Yasası idi. Zira, çağdaş bir eğitim ve öğretim olmadan, bir ülkenin çağdaşlaşmasına, kalkınmasına, demokratikleşmesine olanak yoktu ve Atatürk bunun bilincinde olan tek müslüman devlet yöneticisi idi.
Reklam
Çünkü şuan bize sadece imam lazım..
İmamhatip ne demek? Bir meslek sahibi adam demek. Meslek lisesidir. Sen bunu nasıl yaparsın da, genel lise haline getirirsin! Gazi'nin düşündüğü, dini ihtiyacı karşılayacak ölçü de imam hatip yetiştirecek kadar meslek lisesi açmaktı. "Hidematı diniyye için" diyor. Çünkü lazım. Bunun için düşünülmüş...
Cumhuriyet'in ilk dönem liselerinden çıkmiş benim neslimden, ister komünist olsun, ister liberal olsun, ister irkçı olsun, ister Turancı olsun, hiç kimse Cumhuriyet'ten fedakârlık etmiyor. Hiçbirimizde bu yok. Yani Cumhuriyet fikrinden, büyük Türkiye fikrinden, muasır Türkiye fikrinden, kimse fedakârlık etmiyor bizim nesilden. Niye? Çünkü o okullardan yetiştik. Cumhuriyet okullarıydı onlar. Onu yıktılar evvela. Tevhid-i tedrisatı ortadan kaldırdılar.
“Erdem, büyük zenginliklerden ürküntü ile nefret eder”, “Cesaret ve erdemden vazgeçmektense, lüks yiyeceklerden vazgeçmek daha iyidir” sözleri, insan ilişkilerinin kredi kartlarına endekslendiği çağdaş toplumlara meydan okur gibidir.
Tarikatların kucağında emperyalizmin uşaklığını yaparak çıkar sağlamaya çalışanlar; 29 Ekim 1923’ten beri, gerçek Cumhuriyetçiler olan Kemalistleri jakoben diye nitelendirerek saldırmayı alışkanlık haline getirmişlerdir.
Reklam
Zorbalık ve monarşiyle yönetilen ülkelerde, yasa ve özgürlük, bir kişinin veya sınıfın emellerini sağlamaya yarayan bir araç olur.
Kesinlikle.
Yakın tarihimizde ve eski zamanlarda, dinlerin, zorba hükümdarların, rahipler ve çıkar sağlayanların elinde bir baskı aracı olması gibi, çağımızda kesinlikle izin verilemez ve hoş görülemez.
Birtakım şeyhlerin, dedelerin, seyitlerin, çelebilerin, babaların, emirlerin arkasından sürüklenen ve alın yazılarını ve canlarını, falcıların, büyücülerin, üfürükçülerin, muskacıların ellerine bırakan insanlardan meydana gelmiş bir topluluğa, uygar bir ulus gözüyle bakılabilir mi?
Cumhuriyet yönetimine karşı, çağdaşlaşmaya karşı, cahillik, bağnazlık ve her türlü düşmanlık ayağa kalktığı zaman; özellikle ilerici ve cumhuriyetçi olanların yeri, gerçek ilerici ve cumhuriyetçi olanların yanıdır; yoksa gericilerin umut ve çalışma kaynağı olan yer değil...
“Efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, mensuplar memleketi olamaz. En doğru, en hakiki tarikat, tarikat-ı medeniyedir. Medeniyetin emir ve talep ettiğini yapmak insan olmak için kâfidir.”
75 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.