Ve bir vakitler, Avrupa, bilgisizliğin koyu karanlığı içinde iken, İslam ülkeleri uygarlık yollarında çok ilerlemişti. Şimdi neden bu ülkeler haraplık ve Müslümanlar bilgisizlik içinde kalmıştır? İslamiyet ilerlemeyi o zaman engellemiyordu da, şimdi neden engelliyor? Demek ki bugün ilerlememize engel olan, gerçek İslamiyet değildir. Bilgisizlikten, körükörüne taklitçilikten doğan yersiz anlayış ve anlatıştır. Bugün İslamiyet, uydurma söylentilerle dolmuştur.
Ey millet, iyi biliniz ki Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, mensuplar memleketi olamaz. En doğru, en gerçek tarikat, Uygarlık tarikatıdır. Uygarlığın emir ve isteklerini yapmak, insan olmak için yeterlidir.
Bazıları halifeliği kaldırmamızın öteki İslam ülkelerinde kötü yankı ve etkilere sebep olacağını sanıyorlar ki, bu çok yanlıştır. Dünya Savaşı'nda İstanbul'daki Halife'nin Kutsal Savaşa Çağırma Buyruğu'na hiç bir İslam ülkesi katılmamıştı. Irak'ı, Suriye'yi ve halifeliğin merkezi İstanbul'u Hindistan'ın Müslüman askerleri işgal etmedi mi? Şeyhülislamlarımız Malta'da tutsak iken hiç bir İslam ülkesi yardıma koştu mu? Kaldı ki, Müslümanların birbirlerine yardım etmesi için bir halifenin varlığı da şart değildir. Müslümanların birbirlerine yardım etmesi, din gereğidir. Bu zorunluluk, bir kimsenin 'halife' adı ile bir makamda oturmasından ötürü değildir. Çünkü İslamiyet'te ruhaniyet (ölen kutsal kimselerin ruhlarının devamı niteliğindeki kişilerin saygı görmesi) yani buna dayanan bir hükümet yoktur. İslamiyet'te tek kutsal kavram 'hak'tır. Onun içindir ki, Peygamber 'Allah'ım! Benim mezarımı, tapılır put yapma' diye dua ederdi.
Şapka giymekle insan Hıristiyan olmaz. Yahudiler şapka giymişlerdir diye, Hıristiyan mı olmuşlardır? Hindistan Mecusileri sarık sarıyorlar diye Müslüman mı olmuşlardır? Şu halde dinle bunun ilgisi yoktur.