Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Felsefe-Din İlişkileri

Din - Felsefe Tartışması

İbn Rüşd

En Yeni Din - Felsefe Tartışması Sözleri ve Alıntıları

En Yeni Din - Felsefe Tartışması sözleri ve alıntılarını, en yeni Din - Felsefe Tartışması kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Tutarsızlığın tutarsızlılığı
İbn Rüşd bu kitaba Yıkımın Yıkımı adlı bir kitapla karşılık verdi.
İbn Rüşd
Eğer İbn Rüşd, felsefeye açılmayıp yalnızca bir din adamı gibi kalsaydı, dinle ilgili yeni bir yorum getirmeseydi, başı derde girer miydi?
Reklam
Dinsel kavramları, sıradan ve halktan insanların kendi başlarına yorumlamalarına, kendilerine göre anlamalarına karşı çıkar. Dinle ilgili tüm yorumlar, din bilginlerinden geçmelidir.
Hangi dinde olursa olsun, görünmez dünya inancı, görünür dünyadan kaçışın, görünür dünyaya bir seçenek sunmanın sonucudur. Tipik bir yanılsamadır bu.
Ona göre felsefenin amacı, varolanlar üzerinde düşünmek ve onları Tanrı'nın varlığını göstermesi bakımından incelemekten ibarettir.
"Dinde inanma zorunluluğu vardır, felsefede inanma zorunluluğu yoktur."
Reklam
Salt imana bağlı kalan din adamlarıyla, aynı zamanda felsefeye açılan düşünürler arasındaki en ciddi tartışmalara bir bakalım: Dünya-evren- yoktan mı yaratılmıştı, acaba bu dün- yanın başlangıcı ve sonu yok mudur? Yeniden dirilişte, beden de dirilecek mi, yoksa yalnız ruh mu yargılanacak ve yaşayacak? Birinci soruya insanın hiçbir zaman kendi mantığıyla varamayacağı açıktır. Öyleyse niçin bu tartışma? Bu tartışma, dinin kaynağı olan Tanrı'nın varlığıyla ilgilidir. Çünkü dindar insan, bir Tanrı saplantısına takılmış insandır; diğer bir deyişle, babasıyla olan sorununu çözememiş insandır. Bu nedenledir ki, feodal toplumdan demokratik topluma geçişte, dinsel duygunun suçluluk duygusunun, zayıflamasına paralel olarak baba otoritesi de zayıflar, babaya sığınma gereksinimi de azalır.
Sayfa 17 - Cem Yayınları, Çv. Hüsen Portakal.Kitabı okudu
+1
Bizim buradaki konumuz, İslam dini içinde çıkan inanç ayrılıkları ve inanç çatışmaları değil. Yalnız bu çatışmalar bizi bir yerde düşündürüyor: Bir din kendi içinde inanç birliği sağlayamıyor ve kendi üyelerini birbirine düşürebiliyor. Çünkü bu dinin üyeleri, istedikleri açıklamaları genelde kendi kitaplarında açık seçik bulamıyorlar. Bu nedenle iş yorumculara kalıyor ve bir yorumcunun dediği, diğerine uymuyor.
Sayfa 15 - Cem Yayınları, Çv. Hüsen Portakal.Kitabı okudu
İslam dünyasında bir Ibn Sina ve İbn Rüşd korkusu var. Çünkü dinin dışında kurulacak herhangi bir ilgi, bir mümini dinden uzaklaştırabilir. Oysa dinsel inanç, bu dünyada olmasa bile, öte dünyada insanın, insan ruhunun kurtuluşu içindir. Sadece ruhun ölümlü ya da ölümsüz oluşu üzerine yapılacak bir tartışma, dinsel inancı zayıflatmaya yeter. Eğer ruh, bedenle birlikte varsa ve bedenle birlikte ölecekse, o zaman ölüm sonrası bir yeniden dirilmeye, ikinci bir -sonsuz- yaşama inanmanın ne anlamı kalır?
Sayfa 14 - Cem Yayınları, Çv. Hüsen Portakal.Kitabı okudu
İslam dünyası, İran ve Bizans sınırlarına gelince, ister istemez o dünyaların düşünceleriyle de karşılaştı. Arada bir çatışmanın ya da bir alışverişin olması kaçınılmazdı. Zaten ortada çok sayıda filozof yoktur, ama bizce müslümanların Platon ya da Aristoteles ile ilgilenmesinin en önemli nedeni, bu gibi filozofların da kendi düşüncelerini önemli ölçüde dogmalar üzerine kurmuş olmalarıdır. Örneğin Aristoteles'teki Yer ve Gök kavramı, İslam dogmalarıyla bağdaşabilir ölçüdedir. Bu anlamda hıristiyanlık, Antik düşünceye daha yakındır. Çünkü bu din Latin dünyasında ortaya çıkmıştır. Olaya bu açıdan baktığımızda, müslümanlık felsefeye daha uzak, yalnız inançlarla sınırlanan ve dogmalarla yüklü bir dindir. Bizce İbn Rüşd'ün İslam dünyasında yadsınmasının ve kovulmasının, Batı dünyasında benimsenmesinin en önemli nedeni, hıristiyanlığın kültüre daha çok açık olmasından kaynaklanır. İbn Rüşd her ne kadar kendi görüşleri için Kur'an'dan ayetler alsa da, gerçekte bu bir uzlaştırmadan din ile felsefeyi uzlaştırma çabasından öteye gitmez. İslam dünyasında iki kişiyi -İbn Rüşd ile Al Gazali'yi- birer ayrı kutup gibi alacak olursak, birincinin neden her zaman geri plana itildiğini, ikincinin ise neden öne çıkarıldığını anlamak bizim için önemlidir.
Sayfa 10 - Cem Yayınları, Çv. Hüsen Portakal.Kitabı okudu
Reklam
Eğer İbn Rüşd, felsefeye açılmayıp yalnızca bir din adamı gibi kalsaydı, dinle ilgili yeni bir yorum getirmeseydi, başı derde girer miydi?
İslam dünyasında din, yalnızca bir inanç değildir. Yönetici sınıfın ideolojisidir. Sultanlık halk üzerindeki egemenliğini, erkek kadın üzerindeki mülkiyet hakkını bu din ideolojisi aracılığı ile yürütür.
İman, hazır bir inançtır; bunun için zihinsel bir enerji gerekmez; oysa felsefe, sürekli düşünmeyi, insanın içinde yaşadığı dünyayı ve dünya kültürünü yeniden değerlendirmesini gerektirir.
413 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.