Ümmet, uzun soluklu yürüyüşünde inişli çıkışlı nice süreçler yaşadı. Şimdilerde ise yerküreye egemen olan Batı tipi yaşam biçimine ve bu yaşam biçiminden nemalanan emperyalist sisteme karşı direnerek dirilme aşamasına gelmiş bulunuyor.
Yeryüzünde bir tek Müslüman da kalsa, o, Kur'an'ın hem iman, ibadet ve ahlâka ilişkin ayetlerini, hem de hayatın tüm alanlarına yön veren ahkâm ayetlerini uygulamak ve uygulatmak azim ve kararlılığına sahip olacaktır.
"Sizden biriniz kendisi için sevip arzu ettiği şeyi din kardeşi için de sevip arzu etmedikçe gerçek anlamda iman etmiş olmaz." (Buhârî, Îmân 7; Müslim, Îmân 71-72)
Batılı batıl/köpük değerler uçup gidecek; insanlığa yararlı olan Hak değerler ise, bütün saldırlara, sarsıntılara, inkıtalara rağmen hâkim ve kalıcı olacaktır.
Octavia Paz, Montesqieau'ye atıfla, Roma'yı yıkılışa sürükleyen ordu gücüne güven ile lüks ve sefahat/kokuşmanın bugün ABD için de söz konusu olduğunu söyler.
28 Şubat sürecinde, Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in formüle ettiği bir plan vardı: "Kur'an'ın 6665 ayetinin 230 kadarı ahkâma yani hayatın tanzimine ilişkindir ve bugün uygulanamamaktadır; zira bunların yerini 'çağdaş hukuk' doldurmuştur. Bunları uygulamaya kalkışmak çağın gerisinde kalmaktır."
İşte bütün mesele bundan ibaretti: İslâm'ın hayatı tanzim eden ilkelerini yani ahkâm ayetlerini iptal edip Müslümanların da bu tür iddialardan vazgeçmelerini sağlamak. O zaman bu" light" Müslümanlar, küresel güçler ve onların yerli işbirlikçileri için "tehlikeli" olmaktan çıkacaklardı.