Tanrı bizi bu âleme niçin getirdi?
Âlemi gürültülere boğalım diye;
zaten onun zinciri delileri daha da deli eder.
Bu aşka nerden aman bulacağız ki gökyüzü bile o büyük yayda, âşıklar gibi alt-üst olup gerile kalmış, gökyüzü bile onun tuzağına tutulmuş.
Şaşılacak derecede güzel, şaşılacak kadar şuh bir aşk ki canımıza neşe verdi; evet, her gece sarhoş, kendinden bile habersizce gel, gir kapıdan içeri.
Ey aşk, kanımı içmişsin, sabrımı, kararımı almışsın, senin geceleyin, gündüzün yapageldiğin sınamalar yüzünden seher gibi gizlenmişim, ne gecem belli, ne gündüzüm.
''Dün, bunun bir çaresini bulmaya çalışmadım diye dertlenir durursun amma çare sandığın da seni aldatır.
Kaybedişi gıda edin, ona yakut kesil de o ol, o ol; işte sığınak budur, kaçılacak yer burası.''
Ey gülen bahar, lâmekândan geldin yetiştin. Sen az çok yârimize benziyorsun,
ne gördün ondan?
Güler yüzlü, tazesin, yemyeşil ve hoş kokulusun. Yârimizle aynı renktesin,
ondan mı satın aldın rengini?