Diyalektik Materyalizm ve Tarihsel Materyalizm Gönderileri
Diyalektik Materyalizm ve Tarihsel Materyalizm kitaplarını, Diyalektik Materyalizm ve Tarihsel Materyalizm sözleri ve alıntılarını, Diyalektik Materyalizm ve Tarihsel Materyalizm yazarlarını, Diyalektik Materyalizm ve Tarihsel Materyalizm yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Marx, şöyle diyor:
"Benim diyalektik yöntemim, Hegel’inkinden
yalnızca temelde farklı değil, üstelik onun tam karşıtıdır. Hegel’e göre ide adı altında bağımsız bir konu (subject) haline bile dönüşen düşünme süreci, gerçeğin yaratıcısıdır ve gerçek, ide’nin fenomenal [dış-olaysal] biçimidir. Bana göreyse, bunun tersine, düşünme süreci, insan kafasında yansıyan ve düşünce biçimlerine dönüşen madde dünyasından başka bir şey değildir. "
(Kapital, Cilt 1.)
Diyalektik; metafiziğin tersine, gelişme sürecini, nicel değişmelerin nitel değişmelere yol açmadığı basit bir büyüme süreci gözüyle görmez. Gelişmeyi, önemsiz ve belirsiz nicel değişmelerden, açık, temel nitel değişmelere geçilen ve bu nitel değişmelerin yavaş yavaş değil de, bir sıçrayış biçiminde, bir durumdan ötekine, kesin ve hızlı olarak gerçekleştiği bir süreç olarak kabul eder. Buna göre nitel değişmeler; rastgele değil, görünmeyen ve yavaş yavaş oluşan nicel değişmelerin doğal sonuçları olarak ortaya çıkarlar.
Marks ve Engels, Hegel diyalektiğinin idealist kabuğunu bir yana iterek; onun yalnızca rasyonel özünü almışlar ve daha da geliştirerek ona modern, bilimsel bir biçim vermişlerdir.
Varlıkların sosyal üretiminde insanlar, aralarında belirli, zorunlu, kendi iradelerine bağlı olmayan ilişkiler kurarlar; bu üretim ilişkileri onların maddi üretici güçlerinin belirli bir gelişme derecesine karşılık düşer. Bu üretim ilişkilerinin tümü, toplumun ekonomik altyapısını, belirli sosyal bilinç biçimlerine karşılık düşen bir hukuki ve politik üstyapının üstünde yükseldiği gerçek temeli oluşturur. Maddi yaşamın üretim biçimi, sosyal, politik ve genel olarak entelektüel yaşam sürecini koşullandırır.
“ Tüm doğa, en küçüğünden en büyüğüne dek, küçük bir kum tanesinden güneşe, canlı en ilkel hücreden insana dek, sürekli bir varoluş ve yok oluş, sürekli bir akış, sonsuz bir hareket ve değişme içindedir.”