Diyalektik Soruşturmalar

Bertell Ollman

En Beğenilen Diyalektik Soruşturmalar Sözleri ve Alıntıları

En Beğenilen Diyalektik Soruşturmalar sözleri ve alıntılarını, en beğenilen Diyalektik Soruşturmalar kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
kapitalizmdeki yaşamın sadece bizim bilincinde olduğumuz inançlarda, fikirlerde değil aynı zamanda bunlarla ilişkili bilinçaltı tutumlarda, karakter yapımızdan çıkma tüm kendiliğinden reaksiyonlarda payı vardır. Reich’ın Marx’ın ideoloji nosyonuna psikolojik bir boyut eklediği söylenebilir: Yalnızca fikirler değil duygular da toplumsal belirlenimlidir. Oluşumlarında pay sahibi olan ekonomik koşulları sağlamlaştırmaya katkıda bulunmak suretiyle bu duygular ve fikirler hâkim sınıfın çıkarlarına eşit derecede hizmet eder.
Kapitalizmde birikimin merkezî bir yere sahip olması devleti aynı zamanda diğer sınıflı toplumlarda bulunmayan bir işlevi daha yerine getirmeye zorlar. O da sahip oldukları ürünlerin değerlerinin gerçekleşmesinde kapitalistlere yardım etmektir. Kapitalizmin nasıl işlediği düşünüldüğünde kapitalistlerin kendilerini zenginleştirmeye yönelik çabalarında feodal aristokratlardan ve ilk çağlardaki köle sahiplerinden daha fazla doğrudan siyasi yardıma gereksinim duydukları görülecektir. Ne zaman kendi çıkarlarını temel alan bir devlet planlaması türü bir şeye ihtiyaç duysalar bunu elde ederler
Reklam
Şunu unutmayalım: Kapitalizm süregelen bir soykırımdır. Sadece üzerine bombalar yağdırdığı, aç bıraktığı, kirli likle zehirlediği, tıbbi bakımdan yoksun bıraktığı veya öldürene kadar çalıştırdığı insanlara karşı bir kıyım değil. Aynı zamanda yabancılaşma ve kaygı ile dolup taşan işleri veya işsizliğiyle yavaş yavaş ruhsuzlaştırdığı, nefes aldırmadığı insanlara karşı da bir kıyım. Fakat aynı zamanda ve aynı sürecin bir parçası olarak kapitalizm tamamen yeni ve gerçek bir doyum sunan bir şeyin koşullarını da yaratır.
Marx’ın kapitalizm analizinin başlıca amaçlarından birisi insanların bir yandan kendi tarihlerini yaparken diğer yandan da o tarihin etkisi altında nasıl şekillendiklerini, bizim nasıl hem özgür hem de aynı zamanda zorunluluklara tabi olduğumuzu ve geleceğin nasıl hem bir yanıyla olasılıklara açık bir yanıyla da belirlenmiş olduğunu açıklamaktır.
Marksist analiz siyaset biliminin ılımlı ve radikal eleştirilerine göre devleti açıklamaya daha fazla yönelim gösterir. Marx devleti “toplumun mevcut yapısının etkin, bilinçli ve resmî ifadesi” olarak ve başka bir yerde de “hâkim sınıf içerisindeki bireylerin ortak çıkarlarını dayattıkları biçim” olarak tarif eder. Marx’a göre bizim yönlendirilmiş ve yanlı siyasi pratiklerimizi anlamanın anahtarı kapitalist toplumdaki devletin doğası içerisinde aranmalıdır. Bu bakımdan siyasete yönelik bir yaklaşım geliştirmenin yolu devleti incelemekten geçer. Öte yandan Marx’ın yorumlarında da açıkça ortaya çıktığı gibi devlete de ancak dolaylı bir şekilde yaklaşılabilir. Onun ne yaptığına, onun kendine özgü gündemini çerçevelendiren toplumsal yapıya ve özellikle de ondan kimin istifade ettiğine bakmadan devletin ne olduğunu kavramak mümkün değildir. “Devlet nedir?” sorusu devletin toplumdaki rolüne, yani bu yolla da kapitalist topluma ve onun siyasi işlevleri açısından neyi gerektirdiğine dair bir sorudur.
Sınıflı toplumlar düzeyinde ekonomik anlamda hâkim sınıf kendi egemen konumunun altında yatan koşulları yeniden üretmek noktasında siyasi yardıma gereksinim duyar. Bu yardım halkın genelinin ama özellikle de onun ezilmiş kesimlerinin statükoyu kabul edecek şekilde sosyalizasyonunu ve bunun tam olarak başarılamaması durumunda başlıcaları polis, ordu ve mahkemelerden oluşan baskı aygıtlarının göreve çağırılmasını içerir.
Reklam
Acı gerçek şu ki, anayasanın kendisi gibi, siyaset bilimi de bize bir tür peri masalı anlatır. Bu masalda eşit ve bağımsız yurttaşlar adilmiş gibi gözüken demokratik bir sürece katılmak suretiyle kendi çıkarlarına hizmet edecek tarafsız bir devleti “kazanmış” olurlar
Marx'a göre, cinsiyet ilişkisine bakarak "insanoğlunun bir bütün olarak gelişme düzeyi. . . değerlendirilebilir". Ona göre "erkeğin kadınla ilişkisi insanın insanla ilişkisi içerisinde en doğal olanıdır. Bu açıdan da insanın doğal davranışının ne ölçüde insani olduğunu da açığa çıkarır".Kadının kurtuluş hareketi bizim toplumumuzda cinsiyet ilişkisinin kadının bir nesne olarak kullanıldığı ve her iki tarafı da pek tatmin etmeyen eşitsiz bir biçim arz ettiğini gösteren sayısız delil ortaya koymuştur. Tahmin edileceği gibi bu ilişkiyi tarif eden özellikler kapitalist yaşamın her alanında gözlemlenebilir. Eşitsizlik, insanların birbirlerine nesne muamelesi yapması ve karşısındakilerin biricik ve kişisel özelliklerini göz önüne almaksızın bir örnekmiş gibi davranması, ve bunların sonucunda ortaya çıkan genel bir hüsran duygusu Marx'ın tarif ettiği yabancılaşmanın önde gelen özellikleridir.
Marksizm, devleti farklı veçheleriyle ilişkili perspektiflerden incelemek suretiyle insanların siyaset yoluyla bir yandan tarih yaptıklarını diğer yandan o tarih tarafından şekillendirildiklerini, bizim bir yandan özgür bir yandan da zorunluluklara tabi olduğumuzu, geleceğin bir yanıyla ihtimallere açık diğer yanıyla da belirlenmiş olduğunu gösterebilme yetisine sahip olur.
Devlet kapitalist sınıfın varoluş koşullarını yeniden üretmesi için gerekli dört etkinlikte ona yardımcı olur. Bunlar: 1) baskı 2) meşrulaştırma 3) sermaye birikimi ve 4) değerin gerçekleşmesi (yanı hazır ürünün satımıdır). Bunlardan ilk ikisi diğer sınıflı toplumlardaki egemen sınıflar için de gerekirken son ikisi kapitalizme özgüdür
20 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.