Cenab-ı Allah, insanoğlunu en güzel şekilde yaratmış ve imtihan edilmek üzere yeryüzüne göndermiştir. İnsanın imtihanı, aynı zamanda yeryüzünü imar etmek gibi bir mesuliyeti de içinde barındırıyor. O, bir yandan Rabbine karşı mesuliyetlerini harfiyen yerine getirecek bir yandan da topluma, tarihe ve tabiata karşı ödev ve yükümlülüklerini icra edecektir. Beşeriyet, aynı vadide akan büyük bir ırmak gibidir. Dünyanın herhangi bir yerinde ortaya çıkacak sorun, diğer insanların bigâne kalabilecekleri, görmezden gelebilecekleri bir sorun olarak kalmaz. Yeryüzündeki sorumluluklarını yerine getirirken insanın bir an olsun bile aklından çıkarmaması gereken meselelerden birisi budur. Tarih göstermiştir ki iyilik ya da kötülüğün, afet ya da bereketin etkisi kısa sürede bütün dünyaya yayılmaya elverişlidir ve hiç kimse kendi yalıtılmış çevresinde insanlığın kaderinden ayrı bir hayat süremez. Bu yüzden İslam dini bütün insanlığı muhatap almış, hayrın ve barışın cihanşümul bir ivme kazanması için iyiliği yaymak ve kötülükten nehyetmek hususunda müminleri daima çalışmaya teşvik etmiştir.