Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Doğa Tasarımı

R. G. Collingwood

Doğa Tasarımı Sözleri ve Alıntıları

Doğa Tasarımı sözleri ve alıntılarını, Doğa Tasarımı kitap alıntılarını, Doğa Tasarımı en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Tarihçinin bildigi insan işleri dünyasında böyle bir ayrim a fortiori böyle bir öncelik yoktur. Yapı işlev içerisinde çözeltilebilir. Tarihçiler feodal toplumun, kapitalist sanayinin ya da Yunan kent devletinin yapısı hakkında konuşurken güçlük çekmezler, ama güçlük çekmemelerinin nedeni, bu yapı denen şeylerin gerçekte işlev bütünleri olduğunu bilmeleridir; örneğin İngiliz anayasası vardır dediğimizde, söylemek istediğimiz, birtakım insanların belirli bir biçimde davrandıklarıdır.
Metafizik için
Profesör Jaeger, Aristoteles'in düşüncesinin gelişmesi üzerine büyük kitabında, bu kitabın Platon etkisi altında yazılmış bir gençlik kitabı olduğunu, Aristoteles'in düşüncesi daha az tanrıbilimsel, daha bilimsel ve pozitif hale gelince yerine başka bir kitap yazılmış olduğunu ileri sürmüştür. Cambridge'ten Mr. W. K. C. Guthrie ise bu görüşü eleştirmiş, Classical Quarferly'deki iki makalesinde (1933-4) Kitabının sonradan, olgunluk döneminde yazıldığına ilişkin belirtiler taşıdığını göstermiş, Aristoteles'in orada ulaştığı sonuçlara düşüncesinin tamamen maddeci olduğu bir dönemde kendi çabasıyla ulaşbğını ileri sürmüştür.
Reklam
Sanat tarihçileri, benim ilgilendiğim dönemin bir kısmı için son zamanlarda "barok" sıfatını kullanmaktalar; ne ki bu, 17. yüzyılda yaygın olan bir çeşit zevksizlik karşısındaki horgörüyü dile geçtirmek üzere, biçimsel mantığın teknik kullanimlarından alınmış bir sözcüktür; bu sözcüğün Galileo, Descartes ve Newton'un doğa bilimini betimleyen bir sıfat olarak benimsenmesi ise "bien baroque"olur. Ortaçağ mimar­lığı için kullanılan 'gotik' sözcüğü, kendini ilk anlamından kurtarmayı, belli bir üslûbu betimleyen bir terim olmayı başar­mıştır; ama sanırım hiç kimse Aquinolu Thomas ya da Scotus'un yapıtına "gotik felsefe" demeye kalkmamıştır; hatta terimin mimarlıktaki kullanımı da şimdilerde yok olmaktadır.
Bunlar hiledir, çünkü bu gizemleri kurcalamayı başlatan sizdiniz. Evrenbilminize Tanrının adını siz sokuşturdunuz, çünkü onunla sihirbazlık yapabileceğinizi düşünüyordunuz. Şimdi yapamadığınızı görüyorsunuz; bu da Tanrının büyük olduğunu değil, sizin kötü bir sihirbaz olduğunuzu kanıtlar.
Sayfa 53
Pythagoras Yunan düşünce tarihindeki en önemli kişiliklerden biridir. Aynı zamanda en karanlıkta kalmış kişilerden biridir. Eski yetkelerimiz onun yaşam öyküsünde tek bir tarihli olay aktarırlar bize, o da, tiran Polykrates'in 532'de başlayan yöneti­ mine karşı olduğu için, doğum yeri olan Samos'tan ayrılıp güney İtalya'ya göçtüğüdür. Bir de Kalabria kıyısındaki Kroton'a yerleşip orada çok sıkı yaşama kuralları olan, kismen dinsel, kısmen felsefi ve bilimsel, kısmen de siyasal bir tarikat kurduğu anlatilır. Eski yazarlar kendini bilecek yaşa gelmeden böyle bir nedenle Samos'tan ayrılmış olamayacağı sayıltısıyla, Polykrates tiran olduğunda Pythagoras'ın dedikleri ve biraz keyfi bir biçimde 40 yaşlarına yerleştirdikleri düşünsel olgunluğa ermiş olduğunu varsayarlar. Bu da Pythagoras'ın doğumunu 572 dolaylasıyla tarihleyecektir, ancak bu yalnızca bir tahmindir. 497 dolaylarında öldüğü söylenir, ama bu da açıkça, 75 yaşına dek yaşamış olduğu sayıltısına dayalı ikinci bir tahmindir.
Platon'un aşkınlık örneğindeki diyaloglarında, özellikle de Devlet'te bunun yankılarını görmemek olanaksızdır. Orada Bilgi ile İnanç denen iki düşünme tarzı arasında aynı ayırımı; çoğu insanın bilme dediği şeyin yalnızca inanma olduğu konusunda aynı vurguyu; inanmanın gelip geçici ve belirlenmemiş olan görülenler dünyasınca aldatılmak olduğu konusunda aynı uylaşımı ve bizi aldatmayan tek gerçekliğin, tek şeyin, bilginin görülmeyen ya da düşünülen nesnesi olduğu konusunda aynı uylaşımı görürüz.
Reklam
Doğa bilimindeki Pythagorasçı devrimin görkemli başarısını anlamak, o devrimin ne içerdiği anımsanırsa, güç değildir. Bu devrim, şeylerin davranışını yapıldığı maddeye ya da töze başvurarak açıklama çabasından vazgeçmeyi, bunun yerine, bu davranışları şeylerin formlarına, yani matematiksel açıklaması yapılabilecek bir şey olarak görülen yapılarına başvurarak açıklama çabasını koymayı içeriyordu. 
Sayfa 63 - AyrıntıKitabı okudu
Platon, görülür dünyayı, içerisinde bir şeyin belirli bir form kazanır kazanmaz yeniden yitip gittiği kabaran, çalkalanan, dinmek bilmez bir dalgalanma olarak, tekrar tekrar canlı bir biçimde tanımlamıştır bize.
Hiçbir şey herhangi başka şeyi o şeyle ortak bir şey taşımadan taklit edemez.
- " (…) Evvela, Aristotelesin Tanrı sevgisi hakkında söyleyeceği çok şey vardır; ancak ona göre Tanrı dünyayı sevmez, dünya Tanrıyı sever. Dünyayı saran sevgi ne Tanrının bize sevgisi ne de bizim birbirimize sevgimizdir, tamamen karşılıksız olarak Tanrıya duyulan evrensel sevgidir..."
Sayfa 98 - Ayrıntı Yayınları
Reklam
Doğa hakikati matematiksel olgular içerir; doğada gerçek ve kavranabilir olan şey niceliksel ve ölçülebilir olandır. Renk, ses, vb gibi niteliksel ayırımların doğa dünyasının yapısında yeri yoktur, bunlar belirli doğal cisimlerin duyu organlarımız üzerindeki etkisiyle bizde oluşan değişikliklerdir.
Sayfa 117Kitabı okudu
Sonuç olarak düşüncenin bir biçimi olan doğa bilimi bir tarih bağlamında vardır, hep bir tarih bağlamında varolmuştur ve varlığı tarihsel düşünceye dayanır. Buradan kimsenin tarihi anlamadan doğa bilimini anlayamayacağını, kimsenin tarihin ne olduğunu bilmeden doğanın ne olduğu sorusunu yanıtlayamayacağını çıkarsama cesaretini gösteriyorum. Bu Alexander ile Whitehead'in sormadığı bir sorudur. “Buradan nereye gideriz?” sorusunu “Doğa tasarımından tarih tasarımına gideriz” diyerek yanıtlamamın nedeni de budur.
Sayfa 198Kitabı okudu
Platon Timaios'ta Tanrı'yı, yaratıcı irade ediminden ötürü doğanın etkin nedeni diye, formları da değişmez tamlıklarından ötürü doğanın erek nedeni diye betimler; Aristoteles, Tanrı'yı formlarla özdeşleştirirken, kendi etkinliğini, kendi düşüncesinin kategorileri olan formları düşünen, o etkinlik olabilecek en yüksek ve en iyi etkinlik olduğu için de doğanın tümüne ona arzu duymayı, her şeye kendi ölçüsünde ve gücünün yettiğince onu yeniden üretmek için çaba göstermeyi aşılayan tek bir devinimsiz devindirici olarak tasarlıyordu.
29 öğeden 16 ile 29 arasındakiler gösteriliyor.