Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Söylem Üstüne Söylem

Doğu Batı - Sayı 9

Doğu Batı Düşünce Dergisi

Doğu Batı - Sayı 9 Gönderileri

Doğu Batı - Sayı 9 kitaplarını, Doğu Batı - Sayı 9 sözleri ve alıntılarını, Doğu Batı - Sayı 9 yazarlarını, Doğu Batı - Sayı 9 yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
288 syf.
·
Puan vermedi
Söylem Üstüne Söylem tabiri, Foucault’un kendi bilgisini ifade etmektedir. Bunu açıklayabilmek için Foucault’daki bilgi kavramsallaştırmasını anlamak gerekir. Foucault’da bilgi, hem iktidarla ayakta duran söylemlere gereksinim duymasından dolayı, hem de bilginin kullanımının stratejik olması nedeniyle iktidar olgusu olarak ele alınmaktadır.
Doğu Batı - Sayı 9
Doğu Batı - Sayı 9Doğu Batı Düşünce Dergisi · Doğu Batı Dergileri · 19998 okunma
Zavallı Sadi'nin toprağından aşk kokusu tüter. Ölümünden bin yıl sonra bile koklasan yine bu kokuyu duyarsın.
Reklam
Sevgilim; cennet uygun gönüllü dostların derneğidir. Uygunsuz dostla­ rın meclisi ise cehennemdir...
Ey hasretiyle geniş dünyayı bize dar eden Sevgili, bizim için se­ninle birlikte bulunmak bir kıvançtır. Fakat sen bizden sıkılıyorsun. Biz seninle barışık, sen bizimle kavgalısın. Nihayet sendekinin kalp mi, yoksa taş mı olduğunu söyleyecek misin?
"Cennetten, bir kubbeyle ayrılır gibi ayrıldığımız için, sadece düş görebildiğimiz bir cehennemde gibiyiz. " Ludwig Wittgenstein
Özellikle çağımızda egemen söylem olan kapita­list-teknolojik söylem karşısında birey yoktur ve yalnızca yığın-insan vardır.
Reklam
Bu çerçeve, şimdiye kadar yaptığımız noktalan toparlarsak, eleştirel yorumu anlama eylemine götü­ ren/dönüştüren beş aşamayı içermektedir; (i) temel inanç ve varsayımları içeren "sembolik alan" (ii) gelenekle kazandığımız pratikleri ve alışkanlıkları içeren "pratik alan" (iii) dene­ yimlerimizi ve tarihselliğimizi içeren "öznel alan'' (iv) eleştirel yorumu ve anlamayı içeren "yorumbilgisel alan" ve (v) eleştirel diyaloğu içeren ve ötekiyle, farklılıkla kurulan "iletişimsel alan".
Din, siyasal bir hareket olarak, sosyolojik bir olgu olarak ve bir söy­ lem olarak, ne yok oluyor ne de sadece özel alanda bireysel bir inanç olarak yaşanıyor. Aksine din, kamusal alanın örgütlenmesinde ve kurul­ masında önemli bir rol oynuyor; geç-modem zamanların en etkili grup taleplerinden ve kimlik kodlarmdan birisi ve en etkili alternatif modemite söylemleri içinde belki de hegemonik olanı. Globalleşen dünyayı simge­ leyen kültür savaşlarının en önemli sembollerinden biri olan ve ortadan kalkacağı varsayılan din, bugünün siyasal yaşamının egemen kodlarından birisi olarak yaşamını sürdürüyor.
Zygmunt Bauman'ın tanımıy­ la "parçalanmış/riskli/güvensiz bir yaşam"sal alana sokuyor bizleri ve "iyi-kötü ekseni"nden önce bir alanda "ahlaki bir benlik" olarak kendimi­ zi tanımlamaya zorluyor.5
Reklam
Özgürlük asla doğuştan edinilmez, ona ancak riskler alarak ve toplumsal beklentiden biraz da olsa saparak ulaşılabilir. Özgür­ lük sıradan formlarından sıradışı formlarına kadar her zaman bir risktir, hatta çoğu zaman kendini b!le riske edebilir.
Devlet bireyi özgürleştirmek­ ten çok, onu söylemsel olarak kurmaya çalışır,
En sıradan görünen yaşam bile böylece bir entrikaya, bir "yalan rüzgarına" dönüşür
. Ama bence Foucault'nun asıl vurgulamak istediği ve sos­ yal bilim çalışmaları için ufuk açıcı olan, "'kendilik teknolojilerinin" sıra­dan hayatlardaki sıradan insanların. sıradan davranışlarına gizlenmiş ol­masıdır. Yani birçoğumuzun çok sıradan olduğunu düşündüğümüz bazı davranış setleri, aslında o davranışı yapan kişiler için kendilerine yarat­ tıkları "davranış barınakları" hatta bazen "direniş ritüelleri"nin temeli olabilir. Bu seçilen ruj renginden dinlenen müziğe kadar alabildiğine ge­ niş bir davranış yelpazesinde, kişiliği sürekli inşa, diğerlerinden ayırma ve koruma projesidir. Bu projenin tek mimarı ve sahibi kişinin kendisidir
28 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.