Görülecek, işitilecek, tadılacak, okunacak, yazılacak, yapılacak o kadar çok şey birikiyor ki, bundan sonra hayatımın bütün bunlara yetişmeyeceğinden korkuyorum.
"Dışarda yaşamaktan korkuyorum
"Burada ıstıraba ve kadere boyun eğmeye o kadar alıştım ki, onları bırakırsam ruhumun bir parçası kesilmiş gibi boşluk duyacağım; bırakmazsam isyansız nasıl yaşayacağım?
"Büyük bir hastalık geçirmeyenler, her șeyi anladıklarını iddia edemezler.
"İki hasta kadar birbirine yakın hiç kimse yoktur
"Hasta olmayanlar bizi ne kadar az anlayacaklar!
"Görülecek, işitilecek, tadılacak, okunacak, yazılacak, yapılacak o kadar çok şey birikiyor ki, bundan sonra hayatımın bütün bunlara yetişmeyeceğinden korkuyorum.."
Bazen etrafınızda o kadar esrarlı bir hadise olur ki ince teferruatına kadar bunu sezeriz, fakat hiçbir şey idrak etmeyiz; ruhumuzun içinde ikinci bir ruh her şeyi anlar, fakat bize anlatmaz.
Bu roman bana ömrünü hasta olarak geçirmiş rahmetli amcamı hatırlattı. O da bu romanın konusu gibi bir kişiyi sevmiş fakat hastalığından dolayı elinden bir şey gelmemiş ve mesut olamamış. Gözlerindeki hayata dair her konudaki yarım kalmışlık bakışını hala hatırlarım. Bazen yerli yersiz ne kadar çok şikayet ediyoruz dimi. Halbuki Allaha çok şükür sağlığımız yerinde, sabaha yeni güne gözlerimizi açtığımızda hiçbir şey için geç değil ve hayatımıza yön verebilecek kabiliyetteyiz. Üzüldüğüm ama severek okuduğum çok güzel bir kitaptı. Herkesin gönlündeki güzel isteklere, arzulara sahip olabilmesi dileğiyle..