Don Hikayeleri kitaplarını, Don Hikayeleri sözleri ve alıntılarını, Don Hikayeleri yazarlarını, Don Hikayeleri yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Artık durum değişti, eskisi gibi değil, Stepan. Sen bize yabancı oldun sayılır. Tanrıya dua etmezsin, oruç tutmazsın, papaz gelip dua ettiğinde, kutsal haçın önünde eğilmezsin. Yakışık alır mı bu? Sonra, çiftlik hakkında da senin yanında ağzımı açıp fazla bir laf etmeye korkuyorum. Bir ağaç çürümeye başladı mı, hapı yuttu demektir; zamanında iyileştirilmezse, kav olur gider. Çürümeye başlayan ağaca kesin müdahalede bulunacaksın; hasta dalları hiç acımadan keseceksin. Kutsal Kitap böyle diyor...
Ama Lenin, hani bolşeviklerin başı olan var ya, pulluk toprağa nasıl kaldırırsa, öyle kaldırdı milleti. Askerleri, işçileri topladı, ağaları öyle bir tartakladı ki tozudu herifler.
Kitap on altı öyküden oluşmakta. Mekan ise yazarımızın her eserinde ustalıkla işlediği ait olduğu topraklar. On altı öykünün ana tema benzer Çarlık Rusyası’ndan Sovyet Rusya’ya geçişin ilk yılları ve Don Kazakları’nın yeni kurulan sistemi içselleştirme zamanları. Bu nedenle aynı milletin insanlarını birbirine karşı karşıya getiren bir süreç. Ama öykülerden bazılarını öyle güzel anlatmış ki, sanki o dönem içerisine yolculuk gibi. Bazen bir öykünün bitimi o kadar sarsıcı, bazen ise yazar bir son belirtmeden bitirmiş öyküsünü. Ama bu anlattıklarının güzelliğini kaybettirmemiş.
Okuyun okutturun!
Don HikayeleriMihail Şolohov · Sabah Gazetesi Yayınları · 1989364 okunma
Biz oğlum çocukluğumuzdan beri zenginler için çalıştık. Onlar hep başkalarının kurduğu evlerde oturdular, başkalarının alınteriyle yapılan ekmeği yediler.
Aynı anda iki yolda yürüyemezsin evladım. Bize kala kala sadece bir yol kalıyor, o yolda ölene kadar, hiç dönmeden yürü. Bizler işci doğduk hallacız biz. Onun içinde işci hükümetini desteklemeliyiz.
Yaşıyorum ama hayatın hep acılıklarını tadıyorum. Bazen dişini sıkar dayanırsın dayanırsın, ama sonra dersin ki; Ulan hayat daha beterini ne zaman çıkaracaksın karşıma?
...yaşıyorum, ama hayatın hep acılıklarını tadıyorum. Bazen dişini sıkar dayanırsın dayanırsın, ama sonra dersin ki: 'Ulan hayat, daha beterini ne zaman çıkaracaksın karşıma...?'