Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Dört İstanbul

Radi Dikici

Dört İstanbul Sözleri ve Alıntıları

Dört İstanbul sözleri ve alıntılarını, Dört İstanbul kitap alıntılarını, Dört İstanbul en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
17. yüzyılın ikinci yarısından başlayarak II.Mahmut dönemine kadar iktidar, padişahlardan artık sadrazamlara geçmiş ve bu sefer sadrazamlık hanedana dönüşmüştür. Sadrazamlar o derece güçlenmişlerdir ki padişahların kaderini çizmeye başlamışlar, onları gerektiğinde tattan indirebilmişlerdir.
Sayfa 186 - Remzi kitabeviKitabı okudu
Haliç’in kuzey kıyısında ve bugünkü Eyyüp semtinin olduğu yerde üzerinde “Kabr-i Eba Eyyüp“ yazılı mezartaşı bulununca Fatih, hocası Akşemseddin’in tavsiyesi üzerine ilk olarak, Arap orduları ile birlikte yedinci yüzyılda İstanbul’un kuşatılması sırasında ölen Hazreti Muhammed’in yakını Ebu Eyyub ül-Ensari için bir türbe ve Eyüp Camii’nin inşaasına karar verir.
Sayfa 149 - Remzi kitabeviKitabı okudu
Reklam
İstanbul’da ilk kahvehane, Paris ve Londra’dan 100 yıl önce, 1554 yılında iki Suriyeli tarafından açılır. Ama kısa bir süre geçince, aynen bugün olduğu gibi kahvehane sayısı hızla artar ve erkeklere mahsus sosyal yaşamın bir parçası olur ve İstanbul’un karakteristiği haline gelir
Sayfa 191 - Remzi kitabeviKitabı okudu
Konstantinople’un fethi ile Osmanlı Devleti uluslararası arenada hatırı sayılı bir güç haline gelir. Adeta Roma İmparatorluğu’nun devamı gibidir. Nitekim Fatih Sultan Mehmet de Roma İmparatoru, yani Sultan-ı Rum unvanını kullanmaya başlar.
Sayfa 144 - Remzi kitabeviKitabı okudu
İstanbul’da, ne gariptir ki, çeşitli ülkeler ve dinler birbirleriyle mücadele ederler ama, esas kavga padişahlarla ordusu arasında olur. Daha doğrusu İstanbul; padişahlarla, onları korumakla görevli yeniçerilerin çatıştığı ve zaman zaman birbirini boğazladığı bir alandır.
Sayfa 213 - Remzi kitabeviKitabı okudu
Reklam
6 Mayıs Hıdırellez günlerinin artık bir başka özelliği vardır. O gün sadrazamlar, padişahlara hareme ve elçiliklere hediye olarak meyve ve çiçek gönderirler. Hatta çiçek, Osmanlı’da adeta bir tutku haline gelir. Çok kere Batı’da, biraz da küçümsemek amacı ile söylenen, “Türklerin geçtiği yerde ot bitmez,“ sözcüğü çoktan anlamını kaybeder. Çünkü İstanbul’da bahçeler ve çiçekler bir yaşam şeklidir. Ayrıca yollar ve İstanbul surlarının etrafı ağaçlarla kaplanır.
Sayfa 188 - Remzi kitabeviKitabı okudu
“... Ancak unutulmamalıdır ki, inançlar; kayıtların ve bazen de gerçeklerin üzerindedir.
Sayfa 119Kitabı okudu
Byzas karısına döner: “Şimdi kahinin söylediklerini anladım. Böylesine dünyanın en güzel yerini bırakıp karşıya yerleşmek için kör olmak lazım. Orası ‘Körler Ülkesi’dir ( Khalkedon -Kadıköy). Biz ise onun karşısına yerleşiyoruz,” der.
Sayfa 17 - Remzi kitabeviKitabı okudu
1912
“...Osmanlı ordusu subayları, cemiyet ile karşıtları arasında bölünmüştür. Tam beş hafta içinde beş yüzyıl boyunca kazanılan bütün topraklar kaybedilir...”
Sayfa 261Kitabı okudu
Reklam
“17. Yüzyılın ikinci yarısından başlayarak II. Mahmut dönemine kadar iktidar, padişahlardan artık sadrazamlara geçmiş ve sefer sadrazamlık hanedana dönüşmüştür. Sadrazamlar o derece güçlenmişlerdir ki padişahların kaderini çizmeye başlamışlar, onları gerektiğinde tahttan indirebilmişlerdir.”
Sayfa 186Kitabı okudu
Yeniçeriler aynı zamanda başşehrin polisi, yangın gözcüsü ve gümrük memurları idiler. Her gün İstanbul’a gelenleri kontrol ederler ve akşamları şehri terk edip terk etmeklerine bakarlardı. Çünkü, bu şehrin nüfusunun dengede tutulması ve gerekli göçün önlenmesi padişah buyruğudur.
Sayfa 213 - Remzi kitabeviKitabı okudu
Avrupa’nın belli başlı merkezleri Paris ve Londra dahil hiçbir başşehirde 17. yüzyıl sonları ve 18. yüzyıl ortalarına kadar, İstanbul’da olduğu kadar elçi yoktur. Çünkü imparatorluk o dönemde Avrupa, Orta Doğu, Afrika, Karadeniz, Akdeniz ve Hint Okyanusu’na uzanan toprakları ile bir dünya devletidir….. 17. yüzyılın sonlarına kadar, İstanbul’da elçilik aynı zamanda riskli makamlardır. Çünkü Osmanlı imparatorluğu savaşa girdiği her ülkenin elçisini derhal Yedikule’ye hapseder. Örneğin; Fransız elçileri altı, Venedik elçileri iki, Rus elçileri iki defa Yedikule’ye hapsedilmişlerdir. Ancak, her elçi savaş bitince sağ salim hapisten çıkar. İstisnası 1524 ve 1729 yıllarında idam edilen İran elçileridir. Elçilerin muhatapları esas itibari ile sadrazamlar olur.
Sayfa 197 - Remzi kitabeviKitabı okudu
“II. Abdulhamit yenilikçi değildir ama bugün bile etkisini devam ettiren bürokratik yapının kurucusudur. Hem daha sonra on yıl süreyle İmparatorluğu yönetecek olan Jön Türkler ve hem de yeni cumhuriyet idaresi, ellerinde sağlam bir bürokrasi ve bürokrasinin iyi yetişmiş elemanlarını bulurlar ve bunu kullanırlar. Gariptir ki, Abdulhamit’in kurduğu bürokratik yapı kendisinden daha uzun ömürlü olmuştur.”
Sayfa 250Kitabı okudu
1914 I. Dünya Savaşı
“Esasında bu savaş ne hanedanın ne de halkın savaşıdır. Doğrudan Enver Paşa’nın (daha doğrusu üç paşanın Enver, Cemal ve Talât) savaşıdır.”
Sayfa 263Kitabı okudu
55 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.