Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Batılılaşma Karşısında Osmanlı-Türk ve Rus Aydın Davranışı

Dostoyevski ve Biz

Nurcan Özkaplan Yurdakul

Dostoyevski ve Biz Gönderileri

Dostoyevski ve Biz kitaplarını, Dostoyevski ve Biz sözleri ve alıntılarını, Dostoyevski ve Biz yazarlarını, Dostoyevski ve Biz yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Rus modernleşmesi Rusların devlet zoruyla Avrupalılara benzetilme çabasıdır. ... Rus tiyatrolarında sergilenen eserlerde lisanları, âdetleri, tavırları, müzikleri ile Rus olmak gülünç olmakla eş tutularak hicvedilir. Buna göre mesela Rus serfleri aşktan anlamazlar, birliktelikleri olsa olsa biyolojik şeydir. … Figes’in tabiriyle kendilerini yabancıların yanında evde gibi hissedebilmek için çaba gösterirken kendi evlerinde yabancı olmuşlardır. 18. yüzyılın Rus soyluları için Fransızlar, harfiyen taklit edilmesi gereken rol modelleri; Paris ise neredeyse bir hac destinasyonudur. Bu Batılı olma mücadelesinden en ağır hasarı Rusça alır. Rus soylu ve bürokratları çok az Rusça bilirler. 19. yüzyıla gelindiğinde mesela Rus dış politika kuramcısı, Rusya’nın Paris Büyükelçisi, Viyana Kongresi’nde murahhası ve sonra da Rusya Dışişleri Bakanı olan Nesselrode (1822-1856) dahi Rusça bilmez. Rus soylu ailelerin fertleri, çocukken dadılarından öğrendikleri Rusçayı neredeyse sadece evlerinde çalışan hizmetçilere emir vermek için kullanırlar. ... Rusça konuşmak sadece evlerde değil okullarda da yasaklanır. Kız lisesinde Rusça konuşurken yakalanan kızlara yanlarında kırmızı teneke bir zil taşıma ve sınıfın köşesinde bir ahmak gibi ayakta durma gibi cezalar verilir.
Ecinniler romanında Şatov, Batı öykünmeciliğinin insanın izzetine halel getirdiğini ikrar eder: “Eskiden sadece bir uşağın oğluydum. Şimdi kendim uşak oldum, tıpkı sizin gibi. Bizim liberal Rus, her şeyden önce uşaktır; hep, ayakkabısının tozunu alacağı birisinin peşindedir.”
Reklam
Yakup Kadri'nin "Yaban" romanı
“Sodom ve Gomore”de pek sevdiği Anadolu insanı, “Yaban”da birdenbire gözden düşer, düşmek de ne kelime, yerin dibine sokulur. ... Berna Moran, Yakup Kadri’deki tavır değişikliğini geleneklerine ve dinine bağlı Anadolu insanının devrimleri önemsemiyor olmalarına Kadrocu Yakup Kadri’nin duyduğu öfkeyle açıklar. Moran’a göre 1932’den itibaren Kadrocu Yakup Kadri için Anadolu insanı artık tutuculuğun ve gericiliğin bizzat müsebbibidir.
Trofimoviç’le Şatov arasında geçen bir diyalog daha da çarpıcıdır. Şatov “Rusya’ya, Rus Ortodoksluğuna ve İsa’nın vücuduna inanıyorum; onun yeniden gelişinin Rusya’da olacağına inanıyorum. İnanıyorum.” der. Trofimoviç’in “Tanrı’ya inanıyor musunuz?” sorusu üzerine Şatov “İna… nacağım.” diye kekeler. Ateist olduğunu anladığımız Şatov dahi Ortodoks’tur.
Efkâr denen şeyi elde edebilmek için en önce çalışması, kendi emeği, bir işte kendi siftahı, kendi tecrübesi olması gerektiğini anlamıyorlar mı? Bedavadan bir şey elde edilemez. Çalışır çabalarsak o zaman kendi fikrimiz olur. Ama biz hiçbir zaman çalışmayacağımıza göre de şimdiye kadar bizim yerimize çalışmış olan, yani iki yüz yıldan beri bize hocalık eden gene bütün o Avrupa, gene aynı Almanlar fikre sahip olacaklardır.
Sayfa 117 - DostoyevskiKitabı okudu
Bir şeyin yanında olmanın o şey dışındakilerin karşısında olmayı da mutlak olarak gerektirmesi, düşünsel bir konfor olanı oluşturarak tüm dünyayı determinist bir algıyla anlamak ve anlatmak kolaycı ve sahte bir algıdır.
Reklam
"Toplumsal ve siyasal ülküler tek başlarına hiçbir şey değillerdir. Var olabilmeleri için toplumda manevi değerlere bağlanmaları gerekir. Onları kendi canlı ortamlarından kesip koparamazsınız, bir yerden alıp bir başka yere yamayamazsınız. Toplumsal değerler bütünden kopmuş köksüz "kurumlar" değillerdir. Böyle düşünce, böyle ülkü olamaz."
Sayfa 62 - DostoyevskiKitabı okudu
Hoşgörü çerçevesinde davranan bir kişi bugün hoş gördüğünü, yarın hor görebilir. Farklılıklara saygı gösterilebilir, en fazla tahammül edilebilir, hoş görmek hatta bağışlamak düpedüz üstenci ve sübjektif bir tutumdur.
Modern dünyada bir köşede sıkışıp kalmış veya yolunu kaybetmiş insanın rehberi ve yoldaşı olsa da kimsenin kimseye kurtarıcı olamayacağının altını çizer.
“Asıl kaynak ne mazide ne de garptadır, önümüzde bir yumak gibi duran hayatımızdadır. Bu sorunlara kendimiz çözüm ürettiğimiz zaman tarihi ve hususi coğrafyanın bize yüklediği büyük role erişeceğiz.”
29 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.