Aslında kıyıya köşeye sıkıştırdığımız kitapların içi hazine doludur. Bu kitabı okumak için neden bu kadar geç kalmışım kendime kızıyorum. Belki de okumadan yargılayabiliyoruz bazı kitapları, onlara da farklı kılıflar giydiriyoruz. Aynı biz insanlarda olduğu gibi bilip bilmeden yakışık almayan yargımızı (laflarımızı) direk yapıştırıyoruz. Aslında kitabın içeriğinde de hemen hemen bu tarz birşeye rastlıyoruz. Asıl kendimizi nasıl yargıladığımız mühim olan, içimizde var olan iyi veya kötüyü ne kadar tanıyoruz kötülük sonradan mı eklendi bedenimize, yoksa biz zaten kötü olarak mı doğduk. Ya da iyi olmak için içimizdeki kötü tarafı bir müddet gizledikten sonra olur olmaz yerde mi ortaya çıkardık.
Sevgili Dr. Jekyll ve Mr. Hyde romanımızın baş karakterleri her ne kadar biri iyiliği biri de kötülüğü temsil etsede, her iki karakteri de çok sevdim. Okurken hızlı bir şekilde; ya Jekyll yada Hyde oluveriyor insan. Bu muazzam hız çok hoşuma gitti. Birden ikisi için ya bir endişe duydum yada ben olsam içimdeki diğer kişiliğe nasıl bir yön verirdim içimdeki ben'e emirler mi verirdim. Yoksa açığa çıkartıp kötü olan diğer ben'e, Dr. Jekyll gibi olur olmaz övgüler mi yağdırırdım. iki ayrı insan iki ayrı kişilik ama aynı beden, insanı son derece merak içinde bırakıp inanılmaz bir şekilde akıcıydı. Sonunu tahmin etmeme bile müsade etmedi o kadar heyecan verici bir kitaptı. Hakikaten çok iyi bir kitaptı ve bazen kötü olunduğu halde iyi görünme çabası hemen hemen herkesin yaptığı birşey artık.
Asıl iyiliği bulmanız dileğiyle...iyi okumalar