Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Dünya Bir Deplasman Biz de Yetimler Gibiyiz

Muammer Bilgiç

Dünya Bir Deplasman Biz de Yetimler Gibiyiz Gönderileri

Dünya Bir Deplasman Biz de Yetimler Gibiyiz kitaplarını, Dünya Bir Deplasman Biz de Yetimler Gibiyiz sözleri ve alıntılarını, Dünya Bir Deplasman Biz de Yetimler Gibiyiz yazarlarını, Dünya Bir Deplasman Biz de Yetimler Gibiyiz yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Faize dayalı sömürünün efendisi küresel güçler kendi çıkarlarını gözetmeksizin hiçbir harekete destek vermezler ve eğer bir hareketi, bir partiyi, bir hükümeti ya da bir darbeyi destekliyorlarsa adına ister özgürlük, ister bağımsızlık, ister adalet mücadelesi densin, olup bitenlerin hepsi hikâyedir ve hikâye dinlemek nedense çoğu kulağa hoş gelir.
“İnsanın iyi bir evde oturmak istemesi, yemesi içmesi ve benzerleri bir amaç değil, araçtır. İnsan, yaşamanın anlamı ve amacı olana varmak için fiziksel varlığını sürdürmek zorundadır… Fakat, bunlara sahip olmak isterken buna o kadar dalar ki araç olduklarını unutur; onlar amaçlaşır onun gözünde…”
Reklam
Görünürde herkes insanların sömürülmesine ve gelir dağılımındaki adaletsizliğe karşı. Hâl böyleyken mevcut dünya düzeni insan kemirerek beslenmeye devam ediyor. “Kahrolsun emperyalizm!” diyerek de sömürünün önüne geçilmediği aşikâr. Adil bir düzen ya da yeni bir dünya, uzaktan sevmelerle kurulamaz abicim. Önce her renkten, her ırktan, her dilden insanın insan gibi yaşama hakkı olduğuna gerçekten inanacaksın. Şehrin öbür ucundan koşarak gelen ve “Ey kavmim! Bu elçilere uyun.” diyen adam gibi sevdiklerinin yanına varacaksın. Seviyorsan gideceksin ve konuşacaksın. Tanıdığın ve tanımadığın herkesle konuşacaksın. Böyle gelmiş ama böyle gitmez diyeceksin.
Tevhid-i Tedrisat’ın fıtrattan saptırma sürecine maruz kalan kızım, Keops Piramidi’nin dünyanın yedi harikasından biri olduğunu öğrenmiş, soruyor: “Baba, piramitlerin içinde gerçekten ne var?” Şimdi bu çocuğa başında besmele olmayan müfredatın, zulmün adını Mısır Medeniyeti olarak değiştirdiğini anlatmak lazım gelir: “Kölelerin kanı, teri ve gözyaşı var kızım !”
“Allah’a inandığını söyleyip piyasaya tapan ebeveynlerin evlilik için öne sürdüğü şartlara baktığınızda göreceksiniz ki şirket kurmak bile o kadar sermaye gerektirmiyor ve siz âlemlerin Rabbi’nin size verdiği özgürlük alanlarına rağmen Mondros Mütarekesi gibi olan bu şartları kabullendiğinizde elbette oruç tutmanız kaçınılmaz oluyor.”
Meydanlarda Musa’yı anlatıp yataklarında Firavun’ların mülkünü düşleyenlerdir yeryüzünde fesadın merkez üssü. Mükellef sofralarda servet sahiplerini ağırlamaktan aldıkları haz bir başkadır kendini müstağni sayanların. Podyumda arz-ı endam eden bir mankenin on dakikada aldığı ücreti maden ocağında ter dökerek çalışan bir işçi yirmi yılda kazanamıyorsa ve bu meseleden Allah’ı çokça zikredip Peygamberine sayısız salât-u selam getirilen meclislerde hiç bahis açılmıyorsa aldatıcılar Allah ile aldatmada zirve yapmışlar demektir. Onların şerrinden Allah’a sığınmak gerekir.
Reklam
“Faize dayalı küresel sömürü sistemine ve sermayenin belirli ellerde toplanmasına karşı çıkmak ve çözüm aramak her Müslüman’ın üzerine düşen bir görev iken, sistemin bir takım enstrümanlarına şöyle ya da böyle sahip olan Müslümanların sistem adına refleks göstermeye başlaması gerçekten hüzün verici bir durumdur. Müslüman’ın iktidarla imtihanı çetin geçmekte, muhafazakârlaşma ve sekülerleşme beraberinde gelmektedir.”
“İstemiyorum, anlamıyor musunuz ? Konut sahibi olmak, otomobil sahibi olmak, çocuklarımı sizin çocuklarınızla yarıştırmak ya da emeklilik günlerimi garantiye almak istemiyorum. Gelin çay içelim ve ölümden önce yaşam var mıdır, bunu konuşalım.”
SLOGAN ATTIK YİNE DE YIKILMADI “Oğlum bu düzen böyle yıkılmaz. Kalbini, orta yerine koyacaksın kalabalıkların. Gözlerinden akan yaşla alnından akan ter birleşecek şakaklarında. İmtihandır, belki bu düzen yine yıkılmaz ama işte o zaman seni de kimse yıkamaz.”
Siz bir ağaç gölgesinde oturuyorsunuzdur, tam oturduğunuz yerden yol geçirirler, ağacı keserler. Belki de tam tepenizden bir viyadük geçirirler, ağaç da gölgede kalır. Olmadı, gölgesinden istifade ettiğiniz ağaç hakim bir tepededir, ağaç kesilir ve yerine baz istasyonu kurulur. Yahut bir başkası gelir, oraya göğü delen bir plaza diker. Hele hele buna hiç olmaz demeyin; Batı, bulunduğunuz noktaya demokrasi getirmeye kalkar ve başınıza bir bomba düşer… Üstelik bütün bunlar yasaldır. Şayet siz bir ağaç gölgesinde oturmaya niyet etmişseniz tüm dünyanın karşınıza geçebileceğinin farkında olacaksınız.
484 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.