Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Dünya Bir Deplasman Biz de Yetimler Gibiyiz

Muammer Bilgiç

Dünya Bir Deplasman Biz de Yetimler Gibiyiz Hakkında

Dünya Bir Deplasman Biz de Yetimler Gibiyiz konusu, istatistikler, fiyatları ve daha fazlası burada.

Hakkında

Sabah oluyor. Uyanıyorum. Bu bizim vardiyamız. Gezegenin bir tarafı uykuda. Yedi milyar üç yüz milyon insanla oturup konuşmamız lazım. Böyle her gün uyanıp uyanıp ne yapıyoruz? Sonra işte bu omurgalı omurgasız hayvanlar, çiçekli çiçeksiz bitkiler, mantarlar, protistler, bakteriler, arkeler vesaire, onlar ne yapıyor? Okyanuslar, denizler, aynı mecrada belki milyonlarca yıldır akıp giden nehirler. Buharlaşan su, yağan yağmur, karbon döngüsü... Kitap okuyayım diyorum, film izleyeyim diyorum, gidip biraz dolaşayım diyorum, olmuyor. Oturup konuşmamız lazım, niye kimsenin vakti yok? Yine de oturup konuşmamız lazım. Niye uyanıyoruz? Ne yapmak üzere uyanıyoruz? Niye bu çocuklar açlıktan ölüyor, niye bu paletli araçlar yürüyor, niye bu uçaklar uçuyor, niye bu coğrafya bombalanıyor, niye toplu konutlar, toplu taşıma ve toplu kesimler var? Niye reklamları seviyoruz ve niye beş para etmeyen bankaların parasını kullanıyoruz?
Tahmini Okuma Süresi: 3 sa. 10 dk.Sayfa Sayısı: 112Basım Tarihi: Aralık 2019İlk Yayın Tarihi: Haziran 2015Yayınevi: MGV Yayınları
ISBN: 9786055000479Ülke: TürkiyeDil: TürkçeFormat: Karton kapak
Reklam

Kitap İstatistikleri

Kitabın okur profili

Kadın% 51.6
Erkek% 48.4
0-12 Yaş
13-17 Yaş
18-24 Yaş
25-34 Yaş
35-44 Yaş
45-54 Yaş
55-64 Yaş
65+ Yaş

Yazar Hakkında

Muammer Bilgiç
Muammer BilgiçYazar · 2 kitap
Kiraz ayında doğdu. Erken yaşta pilli, kurmalı ve çekmeli bilumum oyuncaktan bıktı ve çamuru keşfiyle birlikte ambar altında kendi oyuncaklarını kendi yaptı. Ünye- Fatsa arasında geçen çocukluk yıllarında Tipi Tip çıkartmaları, gazoz kapakları ve Tommiks çizgi romanları biriktirdi. Eylül’ün sonbahar başlangıcı olduğunu sekiz yaşındayken daha bir hissetti. Kendisini dayısının mütevazı kütüphanesine gömdü. Molnar’ın Pal Sokağı Çocukları kitabı yaşama bakışını değiştirdi ve etrafını organize etmeye karar verdi. Herkesin Cüneyt Arkın rolünü üstelendiği günlerde o Erol Taş’a haksızlık yapıldığını düşündü. Bütün yakışıklıların iyi bütün çirkinlerin kötü gösterilmesinin bir algı operasyonu olabileceğini fark etti. Okulu kırdığı bir kış günü ısınmak için girdiği kıraathanenin televizyonunda siyah-beyaz İsrail gerçeği ile göz göze geldi. Lise koridorlarında yaklaşık iki ay her teneffüs kapitalizme ve jakoben yönetim anlayışına dair yaptığı eleştirilerin ardından arkadaşlarıyla birlikte gazete çıkarmaya soyundu ve aynı gün Çağrı Gazetesi’nin basıldığı Özler Matbaasında Refah Partisi mensupları ile karşılaştı. İlk seçim çalışmasına 1989 yılının ilkbaharında biri ticari taksi, biri açık kasa kamyonet, biri de saçı sakalı ağarmış gurbetçi bir amcaya ait yabancı plakalı otomobilden mütevellit üç araçlık konvoyda kamyonet kasasında slogan atan gençler arasında yer alarak katıldı. Sarı zeminde siyah mürekkeple dizilmiş İkindiyazıları ve İsmail Canbulat’ın eline tutuşturduğu Mustafa Kutlu hikâyeleri her yanını sardı. apatyanın anatomisi gibi meselelerle geçen üniversite yıllarının ardından elinde tebeşirle karatahtanın önünde konuşlandı. On dokuz yıl boyunca ribozom hep protein sentezi yaptı. Okulun kalplerde bir yara olduğunun farkındaydı ve o öğrencilerine insanın ilkin yeşilin üzerini betonla örten sonra da canı sıkılan bir organizma olduğunu anlattı. Aşkın, merhametin, kardeşliğin diploması yoktu ve bir gün “ Arkadaşlar! Yoldaki bir taşı kaldırmak zürafanın boynundaki omur sayısıyla insanın boynundaki omur sayısının aynı olduğunu bilmekten daha önemlidir.” dedi. Kağızman’da, Fatsa’da, Ünye’de ve Terme’de kalplere dokunan kelime terkipleriyle dostluklar kurdu. Eline geçen parayı kitaplara, dergilere ve gazetelere yatırdı. On dokuz yıllık öğretmenliğin bakiyesi olarak bir bisiklet aldı. Üç yıl önce gittiği Başkent’te ilk kitabı Allah’ını Seven Defanstan Ayrılmasın’ı kaleme aldı ve tüm ülkeye seslendi. Dünya Bir Deplasman Biz De Yetimler Gibiyiz ikinci kitabı oldu. Anadolu Gençlik ve Genç İstikbal Dergisi’nde yazdıklarıyla emperyalist küresel kuşatmaya karşı gençleri yüreklendirdi. Çayı ve kahveyi şekersiz içiyor, en çok Ruhi Su’dan Geçti Dost Kervanı’nı dinliyor, sonra Karpuz Kabuğundan Gemiler Yapmak filminin yönetmeni merhum Ahmet Uluçay’la mektuplaşmışlığı da vardır ve de Milli Gazete’de önce Ali Haydar Haksal’ı okuyor. Evlidir, üç çocuk babasıdır ve çocuklarına bırakacağı miras “İnsana yakışan en güzel takı merhamet dolu bir kalptir.” cümlesidir. Ve ülkemiz insanına “Ekranların fişini çekin kalbinizin ritmini dinleyin” demektedir.