Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Bir Giriş

Dünya Sistemleri Analizi

Immanuel Wallerstein

Dünya Sistemleri Analizi Sözleri ve Alıntıları

Dünya Sistemleri Analizi sözleri ve alıntılarını, Dünya Sistemleri Analizi kitap alıntılarını, Dünya Sistemleri Analizi en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bilimin canlı olduğu...
Eski perspektif gerçekliği analiz etmek için bir araç olmaktan çok, onu anlamamı­ zın önünde bir engel oluşturur.
Fransız Devrimi ... dünya-sistemin jeokültüründe iki temel değişime neden oldu: Değişimi, siyasi değişimi "normal" bir fenomene, eşyanın tabiatında olan ve aslın­da arzulanan bir şey haline getirdi. Aydınlanma düşüncesi açısın­dan merkezi öneme sahip ilerleme kuramının siyasi ifadesiydi bu. Ve ikinci olarak, Fransız Devrimi egemenlik kavramını, monark ya da yasama meclisinden halka doğru yeniden yönlendirdi. Egemen olarak tarifi yapılan halk cini şişeden bir kez çıktığında, bir daha asla geri sokulamamıştır. Egemen halk düşüncesi tüm dünya-sistemin ortak aklı haline gelmiştir.
Reklam
Biz üniversitelerde disiplinler olarak adlandırılan ayrı ayrı analiz kutularının, dünyanın anlaşılmasına yardım eden değil, bilakis engel oluşturan şeyler olduğunu öne sürüyorduk. Biz içinde yaşadığımız ve seçeneklerimizin neler olduğunu belirleyen toplumsal gerçekliğin, yurttaşları olduğumuz çeşitli ulus devletler olmadığını, bir dünya-sistem olarak adlandırdığımız daha geniş bir şey olduğunu söylüyorduk. Biz bu dünya-sistemin, devletler ve devletlerarası sistem, üretici firmalar, hanehalkları, sınıflar, her türden kimlik grupları gibi pek çok kuruma sahip olduğunu söylüyorduk. Ve bu kurumların sistemin işlemesine imkan tanıyan, fakat aynı zamanda sisteme nüfuz eden çatışmaları ve çelişkileri de harekete geçiren bir matriks oluşturduğunu söylüyorduk. Biz bu sistemin bir tarihi olan-toplumsal bir yaratım olduğunu; bu toplumsal yaratımın kökenlerinin açıklanması, süregiden mekanizmalarının ayrıntılarıyla tasvir edilmesi ve kaçınılmaz nihai krizinin farkına varılması gerektiğini iddia ediyorduk.
Sayfa 11 - bgst yayınları, ikinci basım, çeviri: ender abadoğlu, nuri ersoy, mayıs 2011, beyoğlu
Kapitalist sistem
Sonsuz sermaye birikimi zorunluluğu, sürekli bir teknolojik değişim ihtiyacını, sınırların -coğrafi, psikolojik, entelektüel, bilimsel sınırların- sürekli genişlemesi ihtiyacını yaratmıştı.
Çoğunluğun özgürlüğü, çoğunluğun aktif katılımını gerektirir
Sayfa 154Kitabı okudu
Güçlü devletler arasındaki rekabet ve yarı-çevre ülkelerin statü ve güçlerini yükseltme çabaları, süregiden bir devletler arası rekabet­le sonuçlanır. Bu devletlerarası rekabet, normalde güç dengesi denen bir biçim alır. Burada güç dengesi ile devletlerarası arenada hiçbir devletin istediğini otomatik olarak yapamadığı bir durum kast edilmektedir. Güçlü devletlerin tam da böyle bir gücü elde etme girişiminde bulunmayacağı anlamına gelmez bu. Fakat, dev­letlerin hakimiyetlerini gerçekleştirebilmesinin birbirinden olduk­ça farklı iki yolu vardır. Birincisi, dünya-ekonomiyi bir dünya­ imparatorluk haline dönüştürmektir. ikincisi ise, dünya-sistem içinde hegemonya olarak adlandırılan şeyi elde etmektir.
Reklam
Ve sadece daha güçlü olan ve daha kıvrak davrana­ bilen hayatta kalır. iflasın ya da daha kuvvetli bir firma tarafından yutulmanın kapitalist işletmelerin günlük ekmeği olduğunu aklı­ mızdan çıkarmamalıyız. Bütün kapitalist girişimcilerin sermaye biriktirme başarısı göstermeleri hiçbir şekilde söz konusu değildir. Eğer hepsi başarılı olursa, muhtemelen her biri çok az sermaye elde edebilecektir. Bu nedenle, firmaların tekrar tekrar "iflas etmesi" sadece zayıf rakipleri ayıklamakla kalmaz, aynı zamanda sermaye birikiminin olmazsa olmaz bir koşuludur. Sermayenin sürekli olarak belirli ellerde yoğunlaşması sürecini açıklayan budur.
Onların hapishanelerini analiz etmek, onları özgürleşebilecekleri azami derecede özgürleştirir. Her birimiz kendi toplumsal hapishanelerimizi analiz ettiğimiz ölçüde, kendimizi o kısıtlamalardan özgürleşebileceğimiz ölçüde özgürleştiririz.
Yarım demokrasi bile kuşkulu
Çoğunluğun özgürlüğü, çoğunluğun aktif katılımını gerektirir. Çoğunluğun kendisini ilgilendiren bilgiye erişimini gerektirir. Halk çoğunluğunun görüşünün yasama kurumlarındaki çoğunluğun görüşü haline gelmesini sağlayan bir tarzı gerektirir. Bu anlamda, modern dünya-sistemde mevcut herhangi bir devletin tam demokratik olduğu kuşkuludur.
Uzun ama önemli
19. yüzyılda, doğa bilimleri fakülteleri kendilerini disiplinler olarak adlandıran çeşitli alanlara böldüler: fizik, kimya, astronomi, zoo­ loji, matematik ve diğerleri. Beşeri bilimler fakülteleri de kendile­ rini felsefe, klasikler (yani Yunanca ve Latince, Antik Çağ yazıları), sanat tarihi, müzikoloji, ulusal dil ve edebiyat ve başka dilsel
77 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.