Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Bir Giriş

Dünya Sistemleri Analizi

Immanuel Wallerstein

En Beğenilen Dünya Sistemleri Analizi Sözleri ve Alıntıları

En Beğenilen Dünya Sistemleri Analizi sözleri ve alıntılarını, en beğenilen Dünya Sistemleri Analizi kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Çağdaş ikilemlerimizi daha inandırıcı ve daha işe yarar şekilde analiz etmemize imkan tanıyacağına inandığım yollarla düşünmek üzere kendimizi özgürleştirmeye ancak şöyle başlayabileceğimize inanıyorum: Nasıl olup da halihazırda düşündüğümüz gibi düşünmeye başladığımızla doğrudan yüzleşerek.
Sayfa 13 - bgst yayınları, ikinci basım, çeviri: ender abadoğlu, nuri ersoy, mayıs 2011, beyoğlu
yani huzursuz birkaç kişi için.
Bu kitap aynı anda üç okuyucu kitlesine seslenmeyi amaçlamaktadır. Hiçbir ön uzmanlık bilgisine sahip olmayan genel okur kitlesi için yazılmıştır. Bu kişi, üniversite sisteminde yeni bir lisans öğrencisi ya da halktan birisi olabilir. ikincisi, dünya-sistemleri analizi başlığı altında toplanan meselelere ve perspektiflere ciddi bir giriş yapmak isteyen tarihsel sosyal bilimler dalındaki yüksek lisans öğrencisi için yazılmıştır. Ve son olarak, genç fakat giderek büyüyen bir akademisyenler cemaatinde benim özel bakış açımla uğraşmak isteyen deneyimli pratisyen için yazılmıştır.
Sayfa 12 - bgst yayınları, ikinci basım, çeviri: ender abadoğlu, nuri ersoy, mayıs 2011, beyoğlu
Reklam
Üç önemli dönüm noktası şunlardır: (1) Modern dünya-sistemimizin kapitalist bir dünya-ekonomi olarak doğduğu uzun 16. yüzyıl; (2) bu dünya-sistemin daha sonraki iki yüzyıl boyunca hakim jeokültürünü -yani merkezci liberalizmin hakimiyet kurduğu jeokültürü- açıklayan bir dünya-olay olarak 1789 Fransız Devrimi; ve (3) şimdi kendimizi içinde bulduğumuz modern dünya-sistemin uzun sona erme evresini müjdeleyen ve dünya-sistemi bir arada tutan merkezci liberal jeokültürün altını oyan 1968 Dünya Devrimi.
Sayfa 10 - bgst yayınları, ikinci basım, çeviri: ender abadoğlu, nuri ersoy, mayıs 2011, beyoğlu
Fransız Devrimi oldukça devrimci iki düşünce yaydı. Birincisi, politik değişimin istisnai ya da tuhaf bir şey olmadığı, fakat normal ve bu nedenle de sürekli olduğuydu. İkinci düşünce ise “egemenliğin” -devletin kendi alanında özerk kararlar verme hakkı- bir monarkta ya da yasa yapıcı bir Meclis’te olmadığı (bunlara ait olmadığı), ama bir rejimi meşrulaştırabilen yegane güçte, yani “halk”ta olduğuydu.
Biz üniversitelerde disiplinler olarak adlandırılan ayrı ayrı analiz kutularının, dünyanın anlaşılmasına yardım eden değil, bilakis engel oluşturan şeyler olduğunu öne sürüyorduk. Biz içinde yaşadığımız ve seçeneklerimizin neler olduğunu belirleyen toplumsal gerçekliğin, yurttaşları olduğumuz çeşitli ulus devletler olmadığını, bir dünya-sistem olarak adlandırdığımız daha geniş bir şey olduğunu söylüyorduk. Biz bu dünya-sistemin, devletler ve devletlerarası sistem, üretici firmalar, hanehalkları, sınıflar, her türden kimlik grupları gibi pek çok kuruma sahip olduğunu söylüyorduk. Ve bu kurumların sistemin işlemesine imkan tanıyan, fakat aynı zamanda sisteme nüfuz eden çatışmaları ve çelişkileri de harekete geçiren bir matriks oluşturduğunu söylüyorduk. Biz bu sistemin bir tarihi olan-toplumsal bir yaratım olduğunu; bu toplumsal yaratımın kökenlerinin açıklanması, süregiden mekanizmalarının ayrıntılarıyla tasvir edilmesi ve kaçınılmaz nihai krizinin farkına varılması gerektiğini iddia ediyorduk.
Sayfa 11 - bgst yayınları, ikinci basım, çeviri: ender abadoğlu, nuri ersoy, mayıs 2011, beyoğlu
Kapitalizm kar amacıyla pazarda satış yapan üretici bireyler ya da firmaların varlığından ibaret değildir. Bu türden kişiler ya da firmalar dünyanın her yanında binlerce yıldır zaten vardı. Ücret için çalışan insanların varlığı da bir tanımlama için yeterli değildir. Kapitalist bir sistemde olduğumuzu, ancak sistem sermayenin sonsuz birikimine öncelik verdiğinde söyleyebiliriz. Böyle bir tanımlama kullandığımızda, sadece modern dünya-sistemin kapitalist bir sistem olduğu ortaya çıkar. Sonsuz sermaye birikimi oldukça basit bir kavramdır: İnsanların ve firmaların daha da çok sermaye biriktirmek için sermaye biriktirdikleri ve bunu sürekli ve sonsuz bir süreç olduğu anlamına gelir. Bir sistemin böyle sonsuz bir birikime “öncelik verdiğini” söylerken şunu kast ediyoruz: Yapısal mekanizmalar vardır ve başka gerekçelerle hareket edenler bir şekilde bu mekanizmalar tarafından cezalandırılır; nihayetinde toplumsal sahneden silinirler. Diğer yandan, uygun gerekçelerle hareket edenler ödüllendirilir ve başarılı olurlarsa zenginleştirilir.
Reklam
Bu kitabın bir taslağını yazdığımda, dostlarımdan onu okumalarını ve eleştirmelerini istedim. Bu dostlarımın hepsi, okuyucu olarak yargılarına ve eğitici olarak deneyimlerine saygı duyduğum kişilerdir. Dünya-sistemleri analizine çeşitli derecelerde katılmışlardır ve çeşitli derecelerde bağlantıları vardır. Dolayısıyla geniş bir yelpazede tepkiler almayı ümit ettim ve istediğim oldu. Bu tür bütün çabalarda olduğu gibi, beni çılgınlıklardan ve açık olmamaktan kurtardıkları için onlara müteşekkirim. Bana bazı akıllıca önerilerde bulundular ve bunları çalışmama dahil ettim. Fakat, tabii ki en faydalı bulduğum şekilde kitabı yazdım; bu nedenle bazı tavsiyelerini göz önüne almadığım için, her zaman olduğu gibi okuyucularım eleştirilerden muaf tutulmalıdır. Bununla birlikte, kitabın daha iyi hale gelmesi, Kai Erikson, Walter Goldfrank, Charles Lemert ve Peter Taylor'ın özenli okumaları sayesindedir.
Sayfa 7 - bgst yayınları, ikinci basım, çeviri: ender abadoğlu, nuri ersoy, mayıs 2011, beyoğlu
Eski perspektif gerçekliği analiz etmek için bir araç olmaktan çok, onu anlamamı­ zın önünde bir engel oluşturur.
Evrenselcilik pozitif bir normdur. Yani çoğu insan ona inandığını ileri sürer ve neredeyse herkes onun bir erdem olduğunu iddia eder. Irkçılık ve cinsiyetçilik ise tam tersidir. Onlar da normdur. ama negatif normlardır; çünkü çoğu insan onlara inandığını red­deder. Hemen herkes ırkçılık ve cinsiyetçiliğin kötü şeyler olduğu­nu beyan eder, ama yine de onlar normdur. Dahası, birer negatif norm olarak ırkçılık ve cinsiyetçiliğe uyma derecesi, en az erdem­li evrenselcilik normuna uyma derecesi kadar yüksektir; aslında çoğunlukla insanlar evrenselcilik normundan çok daha fazla negatif ırkçılık ve cinsiyetçilik normlarına uyarlar.
Ve sadece daha güçlü olan ve daha kıvrak davrana­ bilen hayatta kalır. iflasın ya da daha kuvvetli bir firma tarafından yutulmanın kapitalist işletmelerin günlük ekmeği olduğunu aklı­ mızdan çıkarmamalıyız. Bütün kapitalist girişimcilerin sermaye biriktirme başarısı göstermeleri hiçbir şekilde söz konusu değildir. Eğer hepsi başarılı olursa, muhtemelen her biri çok az sermaye elde edebilecektir. Bu nedenle, firmaların tekrar tekrar "iflas etmesi" sadece zayıf rakipleri ayıklamakla kalmaz, aynı zamanda sermaye birikiminin olmazsa olmaz bir koşuludur. Sermayenin sürekli olarak belirli ellerde yoğunlaşması sürecini açıklayan budur.
77 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.