Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Dünya Tarihinde Türkler

Carter Vaughn Findley

Sayfa Sayısına Göre Dünya Tarihinde Türkler Sözleri ve Alıntıları

Sayfa Sayısına Göre Dünya Tarihinde Türkler sözleri ve alıntılarını, sayfa sayısına göre Dünya Tarihinde Türkler kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Her şey böylemi başladı acaba..
Moğolistan, kuzeye açık olmasına rağmen güneyde çok gelişmiş ve kalabalık bir tarım toplumu olan Çin'le karşılaşmıştı. Kurak kuşak boyunca diğer bölgelerde, tarım toplumları bir kuraklık denizindeki "ada" vahalara sıkışmıştı. Çin ile bozkırın toplum ve ekonomileri önemli ölçüde etkilesim içindeydi ancak Moğolistan'ın yayılabilmek için genellikle tek çıkışı Tiyenşan ile Altay Dağları arasında batıya doğru uzanan Çungarya koridoruydu. Moğol bozkırlarında büyük bir baskı oluşabiliyor du, dolayısıyla Moğolistan İç Asya devlet oluşumunun klasik mekânı haline geldi. Ne var ki, Moğol bozkırında devlet kurmak mümkün olsa da, kervan ticaretinin dinamizmi bile kurulan devletin uzun süre ayakta kalmasını sağlamıyordu. Şu halde tek çare batıya doğru yayılmak, buradaki toprakları fethetmekti.
. Burada Türk-İran ortak yaşamı sürse de Türk dilleri "son iki bin yılda hiç durmadan ilerlemekteydi."Farklı insan topluluklarının temasa geçtiği yerlerde "genellikle Türk dilleri egemen oluyordu"; sonuçta, dilde asimilasyon Türk halklarının etnik bir grup olarak ortaya çıkışında hayati bir unsur oldu.
Reklam
Arap sevicilere gelsin..
Bugün uygarlıkların güya onları ayıran fay hatlarında birbiriyle çatıştığına dair ortalarda dolaşan müthiş senaryolar arasında, Türk halklarının çıktığı yolculuğun, bu kadar büyük ve ortak özellikleri paylaşan bir insan topluluğunun nasıl biçimlendiği, dünya tarihinde nasıl kendine bir yol açtığı ve belli başlı uygarlık eşiklerini fiilen geçerken kimliğini asla yitirmeden kendini nasıl dönüştürdüğüne dair öğretecek önemli dersleri vardır.
Sayfa 39 - AlfaKitabı okudu
Çin kaynaklarında adı geçen başka mevki ve unvanlar da bu ilk bozkır imparatorluğunda oldukça girift bir kurumsal yapılanma olduğunu gösterir. İki taraflı, sağ-sol siyasi ve askeri örgütlenme, on bin sayısı ve bu sayının ondalık kesirlerine göre örgütlenen askeri güçler gibi uygulamalar, daha sonraki Türk-Moğol uygulamalarının öncülleridir.5⁰ Aynı şekilde, daha sonraki göçebe imparatorlukların toprak bütünlüğünü koruyamayışı da, Şyungnuların çanyü’'nün çağrısına her zaman boyun eğmeyen yerel “krallıklara” bölünmesiyle öngörülmüş gibidir. Bu özelliklerin çoğu, Batı Avrasya'nın ilk Türk sakinleri diyebileceğimiz halklar arasında tekrar ortaya çıktı. Bu halkların batıya göçü daha önce başlamış olabilir ama muhtemelen Şyungnuların yenilişi ve yurtlarından kovuluşuyla hızlanmıştı. İranlılar, Bizanslılar ve Avrupalıların Hun diye ya da bu kelimenin değişik biçimleriyle bildikleri bu göçmenler muhtemelen Şyungnulardandı ancak elimizde bu iddiayı kanıtlayacak belge yoktur.
Sayfa 64 - ALFAKitabı okudu
Türk dilinde yazılıp günümüze kalan en eski metin, Orhon yazıtlarıdır; aynı adı taşıyan ırmağa yakın dikili taşlara kazınmış olan bu yazıtlarda Türk dillerinde olmayan, oysa bu dillerle ilişkisi bulunmayan İç Asya dillerinde görülen kelimeler de vardır.Türk kökenleri bulmak için yapılan araştırmalar bizi saf ulusal bir öze değil, çok-ırklı ve çok-dilli bir bozkır ortamına götürüyor.
Sayfa 69 - ALFAKitabı okudu
Çin kaynakları Türklerin tarihini 439 yılına kadar götürür; bu tarihte hepsinin soy adı A-şih-na olan 500'e yakın aile Ruran topraklarına yerleşmiş, devlet hesabına demir araç gereç yapmaya başlamışlardı. Ruran devleti, mutlaka bu ailelerin de baskısıyla dağıldığında, A-şih-na'lar 552'de iktidarı ele geçirdi. Tam bu noktada "Türk" sadece bir kabile adı olmaktan çıkıp siyasi bir yafta haline geldi.
Sayfa 70 - ALFAKitabı okudu
Reklam
Türk kabileler Şyungnu döneminden beri Orta Asya ve Karadeniz bölgelerine göç etmekte, İrani halklar ile diğer grupların ya yerine geçmekte ya da onları hapsetmekteydiler. Türk İmparatorluğundan sonra, bölgedeki Türk halkları arasında Oğuzlar öne çıkmıştı. Oğuz adı doğuda da bilinirdi; bu bölgede ise en önemlisi Kınıklar, ikinci olarak da Kayılar olmak üzere yirmi küsur boy ve alt kabilenin oluşturduğu bir konfederasyonun adıydı. Daha sonra, yönetici Selçuklu boyu Kınıklardan geldiğini iddia etmişti; "" bazı şecereciler, biraz hayal ürünü de olsa, Osmanlı soyunun Kayılara dayandığını ileri sürer...""
Müthiş bir tanimlama ve süreklilik...
Ningguo Uygur kağanlarıyla evlendirilen dört Tang prensesinin ilkiydi. Büyük büyük yeğeni Prenses Taihe'nin gelin alayı 821'de yola çıkmıştı. İki yıl sonra dul kalan Ta- ihe ,ne intihar etti ne de Uygur başkenti Karabalgasun'dan ayrıldı; yerinde kaldı ve Çin'e ancak 843'te, Uygurların Kırgızlara yenilişinden sonra döndü.Demek ki Çin'den ayrılmak istemeyen prensesin türküsünden başka, bir de hatun olan ve dönmek istemeyen prensesin türküsü olmalı. Dönemin yitip gitmiş halılarını dokumuş sıradan kadınların hayatları hakkında herhangi bir bilgimiz olmayınca, biz de bu yokluğu kağanlara gelin giden prenseslerle telafi ediyoruz. Bu hikâyeler Türk halkları ve devletlerinin ortaya çıkışında rolü olan insan ilişkilerinin iç yüzünü kavramamıza yardımcı oluyor. Hanedan evlilikleri diplomatik, ekonomik, kültürel, hatta Çin prenseslerinin gelecekteki kağanların anaları olması beklendiğine göre, genetik alışverişlerin dünyasını hatırlatıyor bize. Bu ilişkiler, halı dokuma sanatının sınırı olmayan dünyasındaki gibi, halkların ve dillerin birbirine karıştığı, türdeş olmayan bir manzara yaratıyor. Böyle iç içe geçmeler,karışmalarla biçimlenen Türk halkları yine de kendilerine özgü dilleri ve kültürleriyle ortaya çıkmışlardı ve tarihte çıktıkları kervan yolculuğu Türk kimliğinin halısındaki dikey iplikleri oluşturmuştu.
Sayfa 94 - ALFAKitabı okudu
Ümmetciler bozulacak buna
Kaşgarlı Mahmud Türklerin siyasi yükselişini bir hadis uydurarak meşrulaştırmıştı. Hadiste Hz. Muhammed Allah'ın şöyle bildirdiğini söyler: Doğuya yerleşmiş bir ordum var, onlara Türk dedim. Bir halka kızdığımda, onları Türklerin boyunduruğu altına sokarım.
Sayfa 96 - ALFAKitabı okudu
Türk halklarının bazı hükümdar ve kahramanlarını anlatan efsanelerde de benzer motifler var. Oğuz anlatısının 17. yüzyıl versiyonunda Türkler ,Nuh ve Yafes zamanından beri Müslümandır ancak Alınca Han'ın hükümdarlığı sırasında öyle zengin olurlar ki Allah'ı unuturlar. Oğuz, Alınca Han'ın torununun oğluydu. Bebek Oğuz'un Müslüman olana kadar anasının memesini emmeyi reddetmesi, halkına İslamiyeti getirişindeki kerametlerinden biriydi. İşte bundan sonra Maveraünne- hir'den Türkiye'ye kadar, hatta daha da uzaklara yayılacaklardı. Kabilelerinin aynı destanda sıralanan ve tasvir edilen tamga ve halılarını beraberlerinde götüreceklerdi: Türk halı dokuma geleneğindeki GÜL motiflerinin de buradan kaynaklandığı ileri sürülür.
Sayfa 107 - ALFAKitabı okudu
46 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.