Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Dünya Tarihinde Türkler

Carter Vaughn Findley

Dünya Tarihinde Türkler Sözleri ve Alıntıları

Dünya Tarihinde Türkler sözleri ve alıntılarını, Dünya Tarihinde Türkler kitap alıntılarını, Dünya Tarihinde Türkler en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
On derviş yatar bir kilime. İki padişah sığmaz bir iklime.
Sayfa 163Kitabı okudu
Bu ilginç işte...
Doğu Asya'da matbaanın ortaya çıkışı Avrupa'da matbaanın ortaya çıkışından sadece zaman olarak mı önce geliyordu, yoksa Avrupa'yı doğrudan doğruya etkilemiş miydi? Marco Polo'nun tacuini dediği (Arapça ;takvim) çok dilli yıldız takvimleri 1300'lerde Çin'de her yıl milyonlarca basılıyordu; demek ki Gutenberg'den önce de Avrupalılar Doğu Asya alfabe yazılarındaki baskı örneklerini görmüş olabilirler. Bu takvimleri yapan müneccimler sadece Çinli değildi, bazıları Müslüman, bazıları ise Hıristiyan, genellikle Nasturiydi. İngiliz filozof Roger Bacon, zamanında Moğolların başarısını harika bilim araçlarına yormuştu.
Sayfa 146 - ALFAKitabı okudu
Reklam
Türk halklarının bazı hükümdar ve kahramanlarını anlatan efsanelerde de benzer motifler var. Oğuz anlatısının 17. yüzyıl versiyonunda Türkler ,Nuh ve Yafes zamanından beri Müslümandır ancak Alınca Han'ın hükümdarlığı sırasında öyle zengin olurlar ki Allah'ı unuturlar. Oğuz, Alınca Han'ın torununun oğluydu. Bebek Oğuz'un Müslüman olana kadar anasının memesini emmeyi reddetmesi, halkına İslamiyeti getirişindeki kerametlerinden biriydi. İşte bundan sonra Maveraünne- hir'den Türkiye'ye kadar, hatta daha da uzaklara yayılacaklardı. Kabilelerinin aynı destanda sıralanan ve tasvir edilen tamga ve halılarını beraberlerinde götüreceklerdi: Türk halı dokuma geleneğindeki GÜL motiflerinin de buradan kaynaklandığı ileri sürülür.
Sayfa 107 - ALFAKitabı okudu
İlginç...
Osmanlı hanedanı Baburunki gibi karizmatik bir soya dayanmıyordu; ama (gazi unvanından başlaya- rak) uzun bir İslami hak iddiaları ve unvanlar listesine sahip olmakla kalmadılar, belirli durumlarda kullanmak üzere Oğuz soyağacı icadı, Konstantinopolisi fethettikten sonraki ;kaysarlik iddiaları ve İran tarzı unvanlar dahil bütün kültürleri kapsayan, eklektik bir meşruiyet hakları portföyü de edindiler. Zamanla, Osmanlı hanedanı kendi ni karizmatik bir hükümdar soyu haline getirdi,
Sayfa 205 - ALFAKitabı okudu
Türk kabileler Şyungnu döneminden beri Orta Asya ve Karadeniz bölgelerine göç etmekte, İrani halklar ile diğer grupların ya yerine geçmekte ya da onları hapsetmekteydiler. Türk İmparatorluğundan sonra, bölgedeki Türk halkları arasında Oğuzlar öne çıkmıştı. Oğuz adı doğuda da bilinirdi; bu bölgede ise en önemlisi Kınıklar, ikinci olarak da Kayılar olmak üzere yirmi küsur boy ve alt kabilenin oluşturduğu bir konfederasyonun adıydı. Daha sonra, yönetici Selçuklu boyu Kınıklardan geldiğini iddia etmişti; "" bazı şecereciler, biraz hayal ürünü de olsa, Osmanlı soyunun Kayılara dayandığını ileri sürer...""
Türk dilinde yazılıp günümüze kalan en eski metin, Orhon yazıtlarıdır; aynı adı taşıyan ırmağa yakın dikili taşlara kazınmış olan bu yazıtlarda Türk dillerinde olmayan, oysa bu dillerle ilişkisi bulunmayan İç Asya dillerinde görülen kelimeler de vardır.Türk kökenleri bulmak için yapılan araştırmalar bizi saf ulusal bir öze değil, çok-ırklı ve çok-dilli bir bozkır ortamına götürüyor.
Sayfa 69 - ALFAKitabı okudu
Reklam
Hımm..Demek kendilerine bağımlı bir elit sınıf.. Tanıdık geldi birden...
Karşılaştırdığımız üç imparatorluk da İbn Haldunu teorisinin ya da İç Asya tarihinin öngördüğü birkaç kuşaklık ömürden daha uzun yaşadılar; bu da yükselme gerileme modellerini basitçe kabul etmememiz konusunda bir uyarıdır. Yine de bu devletlerin neden modelin öngördüğünden daha çok yaşadığına açıklama getirmez. İbni Haldun açıklayıcı bir etmeni sezinlemiş, orduda kul kullanımının yönetici sınıflara taze hayat kazandırabileceğini söylemişti. Ancak Mugallerin orduda kul asker kullanmayarak Osmanlılar ve Safevilerden farklı bir uygulamaya gitmiş olması, başka etmenlerin de söz konu su olduğuna işaret ediyor. Tekrar tekrar gözlemlediğimiz bir örüntü, Modundan beri bütün imparatorluk kurucularının en sevdiği hiledir: önce iktidarlarını pekiştirirler, sonra ilk zamanlarda kendilerini destekleyen maiyeti terk edip çevrelerinde yeni , bağımlı elit bir sınıf yaratırlar.....
Sayfa 210 - ALFAKitabı okudu
Büyümenin olduğu her türk devletinde dışlanan her daim TÜRK tür...
İmparatorluk küçük bir uç beyliği olmaktan çıkıp genişledikçe, ayakta kalması artık yenikabile düzeninin maiyet sistemine değil, geniş topraklarda kurulmus bir İslam devletini yönetmek için gerekli kurumları yaratmaya bağlı olacaktı. Bunun altından kalkabilecek kişiler de artık gaziler, heterodoks dervişler ya da yabancılar ve yeni Müslüman olanlar değil, sırf bu iş için yetiştirilmiş, İlhanlıların, Selçukluların ve daha önceki İslam devletlerinin uygulamalarından haberdar olan seçkinlerdi. Gazi geleneğini savunanlar, Osmanlı düzenindeki değişiklik leri üç kuşak boyunca yönetimi ellerinde tutan Çandarlı ailesine atfedip onları suçladılar; ama bu aile sadece bir günah keçisiydi. İran'ın yüksek politikasına giren Selçukluların yaptığı gibi Osmanlı hanedanı da eski maiyetiyle yollarını ayırmak zorundaydı.
Sayfa 186 - ALFAKitabı okudu
Müthiş bir tanimlama ve süreklilik...
Ningguo Uygur kağanlarıyla evlendirilen dört Tang prensesinin ilkiydi. Büyük büyük yeğeni Prenses Taihe'nin gelin alayı 821'de yola çıkmıştı. İki yıl sonra dul kalan Ta- ihe ,ne intihar etti ne de Uygur başkenti Karabalgasun'dan ayrıldı; yerinde kaldı ve Çin'e ancak 843'te, Uygurların Kırgızlara yenilişinden sonra döndü.Demek ki Çin'den ayrılmak istemeyen prensesin türküsünden başka, bir de hatun olan ve dönmek istemeyen prensesin türküsü olmalı. Dönemin yitip gitmiş halılarını dokumuş sıradan kadınların hayatları hakkında herhangi bir bilgimiz olmayınca, biz de bu yokluğu kağanlara gelin giden prenseslerle telafi ediyoruz. Bu hikâyeler Türk halkları ve devletlerinin ortaya çıkışında rolü olan insan ilişkilerinin iç yüzünü kavramamıza yardımcı oluyor. Hanedan evlilikleri diplomatik, ekonomik, kültürel, hatta Çin prenseslerinin gelecekteki kağanların anaları olması beklendiğine göre, genetik alışverişlerin dünyasını hatırlatıyor bize. Bu ilişkiler, halı dokuma sanatının sınırı olmayan dünyasındaki gibi, halkların ve dillerin birbirine karıştığı, türdeş olmayan bir manzara yaratıyor. Böyle iç içe geçmeler,karışmalarla biçimlenen Türk halkları yine de kendilerine özgü dilleri ve kültürleriyle ortaya çıkmışlardı ve tarihte çıktıkları kervan yolculuğu Türk kimliğinin halısındaki dikey iplikleri oluşturmuştu.
Sayfa 94 - ALFAKitabı okudu
Her şey böylemi başladı acaba..
Moğolistan, kuzeye açık olmasına rağmen güneyde çok gelişmiş ve kalabalık bir tarım toplumu olan Çin'le karşılaşmıştı. Kurak kuşak boyunca diğer bölgelerde, tarım toplumları bir kuraklık denizindeki "ada" vahalara sıkışmıştı. Çin ile bozkırın toplum ve ekonomileri önemli ölçüde etkilesim içindeydi ancak Moğolistan'ın yayılabilmek için genellikle tek çıkışı Tiyenşan ile Altay Dağları arasında batıya doğru uzanan Çungarya koridoruydu. Moğol bozkırlarında büyük bir baskı oluşabiliyor du, dolayısıyla Moğolistan İç Asya devlet oluşumunun klasik mekânı haline geldi. Ne var ki, Moğol bozkırında devlet kurmak mümkün olsa da, kervan ticaretinin dinamizmi bile kurulan devletin uzun süre ayakta kalmasını sağlamıyordu. Şu halde tek çare batıya doğru yayılmak, buradaki toprakları fethetmekti.
Reklam
Voltaire'e göre, insanların kafasını sürekli meşgul eden üç şey vardır: iklim, yönetim ve din
. Burada Türk-İran ortak yaşamı sürse de Türk dilleri "son iki bin yılda hiç durmadan ilerlemekteydi."Farklı insan topluluklarının temasa geçtiği yerlerde "genellikle Türk dilleri egemen oluyordu"; sonuçta, dilde asimilasyon Türk halklarının etnik bir grup olarak ortaya çıkışında hayati bir unsur oldu.
Kurt anlatısında Türk siyasi kültürünün uzun zamandır süregelmiş temaları da sezilir. Birincisi, Tanrı'nın seçtiğine inanılan bir boya hüküm­ranlık atfedilmesidir; bu boy artık Aşina'dır ve soyunun daha önceki hü­kümdarlara, Şyungnu(hun)'lara dayandığına inanılır. Türkçe olmayan Aşih-na adı muhtemelen Orta Asya İran dillerinin birinden gelmektedir ve anlamı "mavi"dir, Türkçedeki karşılığı "kök"tür. Bu renk doğu ile özdeşleştirilir, dolayısıyla imparatorluğa verilen Kök Türk adı "Doğu Türkleri" anlamına geliyordu
Osmanlı sevdalıları yasta Anadolu'ya ya moğollarla geldiler ise.. ?
Acaba kimin hayatı daha çok değişmişti? Moğolların ilerleyişinden kaçanların mı yoksa yakalananların mı? Cengiz döneminde ilk kez olarak kurucularının isimlerini taşıyan Türk kökenli yeni kabile birlikleri ortaya çıkmaya başladı. Orta Asya'dan Batı Anadolu'ya kadar görülebilen bu gruplaşmalardan bazıları Özbekler, Nogaylar, Çağataylar, Osmanlılar, Karamanlılardır.
Sayfa 147 - ALFAKitabı okudu
libido herşeydir..
Hem karizmatik hem de üretken olan Cengiz ve soyu sadece imparatorluklar kurmakla kalmamış, çeşitli halkların da ortaya çıkmasını sağlamıştı: Büyük Okyanus'tan Hazar Denizine uzanan bölgedeki on altı halk arasında yapılan genetik araştırmalar erkeklerin hemen hemen yüzde 8'inin (dünya erkek nüfusunun yüzde 0,5'i) neredeyse aynı y kromozomunu taşıdığını gösteriyor; bu kromozomların varyasyon kalıpları da bu erkeklerin muhtemelen bir tek Moğol soyundan, yani kuşkusuz Cengiz Han'ın altın sülalesinden geldiğine işaret ediyor.
Sayfa 136 - ALFAKitabı okudu
70 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.