Ancak dünyanın hiçbir yerinde kaba güç ve zorlama, insanları yönetme yetkisini sürekli bir biçimde elde tutmaya yetmez. İşin içine bir de "ikna" unsurunu, "inandırma" unsurunu katmak gerekir. Biraz zorlama ile de olsa, insanların bu duruma "gönüllü" katlanmalarının sağlanması gerekir. İşte işin bu aşamasında; din etkeninin, daha doğrusu, "insanların bilinmeyen karşısındaki korkusunun" kullanılmasını görüyoruz.