Bütün bu süre boyunca,içimde bana o kadar mutlu ve neşeli günlermiş gibi gelen geçmişimdeki o küçük yaşamımdan geriye neler kaldığına gidip bir daha bakmak için yavaş yavaş büyüyen bir arzu vardı. Bu sadece çektiğim acıyı daha da arttıracak, ümitsiz bir arzuydu.
İnsanlar birşey yapmaları gerektiğine dair birtakım hisler duymaya başladıkları zamanlarda zayıf insanlar bir sürü karışık şey düşünerek zayıf düşerler. Dini uydururlar ve tanrının isteklerine, gazabına boyun eğerler.
Kimi zaman kendimden ve çevremden çok tuhaf bir biçimde kopuyorum; sanki olup biteni dışarıdan biri gibi, sanki akıl almaz ölçüde uzak, zaman ve mekânın dışında bir yerden, bütün o gerilim ve facianın dışından seyrediyorum.
İnsanlar sonsuz bir gönül rahatlığı içinde, madde üzerinde kurdukları hakimiyete duydukları güvenin huzuruyla önemsiz işlerinin peşinde bu yerküre üzerinde koşturup duruyorlardı.