Düşünbil - Sayı 65 Sözleri ve Alıntıları
Düşünbil - Sayı 65 sözleri ve alıntılarını, Düşünbil - Sayı 65 kitap alıntılarını, Düşünbil - Sayı 65 en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Sevgi, sahip olma ve dürtüsellik! Ah kör inanç; en iyisi olduğuna dair uydurduğu masalları dinler mağarasında! Dışarı çık; masallardan masal beğen, değerlerini dök ortaya ve tepin üzerinde ey ahmak! Sahici hazları en çok da kuytularda bulursun, en çok da en karanlık yerlerde gezinirken yakalarsın ve öpmek istersin dudaklarından. Fakat dilin başka konuşur, pis ve kirlisin bir tarafınla; …
Varlık Ergen
Felsefecinin Sanatı ve Hüznü
“Felsefe düşünme sanatıdır ve düşüncenin sözcüğe aktarılması sanatı. Ancak hiçbir sözcük söylenmek istenen düşünceye karşılık veremez, söylenmek istenen her düşünce söylenmek istenen düşünce olarak kalır ve söylenmek istenmeyen bir düşünce olarak ötekine ulaşır (yansır). Adlanan her edim ölümle yargılanmış olur.”
H. İbrahim Türkdoğan, Hiç/Sınır Ötesi Tümceler, Öteki yay.
Karl Marx
Ne kadar az yer, içer, kitap okursan ; tiyatroya, dansa, meyhaneye ne kadar az gidersen; ne kadar az düşünür, sever, kuram yaratır, şarkı söyler, resim ve eskrim yaparsan, o kadar fazla sermaye biriktirirsin. Hazinen öyle büyür ki ne böcekler ne toprak onu yok edemez. Ne kadar az kendin olursan o kadar çoğa sahip olursun; kendi hayatını daha az yaşadıkça, yabancılaşmış hayatını, uzaklaşmış varlığını o kadar çok yaşarsın.
Marx Eleştirisinde İki Durak: Bakunin ve Popper
“Akıl eleştiri ve özeleştiri yoluyla özgürlüğü inşa eder.”
Sayfa 15 - Armağan Öztürk
parçalanmış benlikler bütünü
…hiçbir söz "Dil"i tanımlamakta yeterli olmayacaktır ve hiçbir söz, bir dil ile vücut bulamayacaktır. Ve bize öğretilenlerin aksine varlık ve var olma durumu bir dilsel sorun üzerinden şekillenemeyecektir.
H. İbrahim Türkdoğan, Hiç/Sınır Ötesi Tümceler, Öteki yay.
"Beni ürküten 'her kafadan bir ses' değil. Beni ürküten her kafadan tek sestir! Düşünen hayvan, ne çabuk da ahlaksal hayvana dönüştü... Her dindar söz, her dindar edim Tanrı’yla bir alaydır. Farkındalık-işte!"
H. İbrahim Türkdoğan, Hiç/Sınır Ötesi Tümceler, Öteki yay.
... her toplum kendini yok edecek tohumları bizzat kendisi yaratır.
Sayfa 49Kitabı okudu
Gözlemlediğim ama adlandıramadığım şey
"Yabancılaşmayı insanların potansiyelleriyle , en geniş tanımıyla sahip oldukları ilişki kurabilme kapasiteleri ile, mevcut toplumsal somut ilişkiler arasındaki yarık olarak tanımlayabiliriz. Bu anlamda, insanların doğadan ve diğer insanlardan dışlaştırarak , kendi potansiyellerinden koparılması biçiminde de anlaşılabilir. Insanın potansiyelini oluşturan doğa ile ve başkaları ile geliştirebileceği özgür ilişkiler çerçevesinde kendisini kurma gücünden koparılması ile söz konusu olur."
Sayfa 13
Kendini gerçekleştirmiş devletsiz toplum
"Marksistler de gerçekten devleti "iyi bir toplumun" gerek duymadığı bir şey olarak düşünürler."
Sayfa 45
Tanıdık geldi mi?
"Işverenin işçiye bakış açısından; işçiler, işverenin emrinde para kazandırmak için çalışır, işçinin bakış açısından; işçiler kendi yiyecek, giyecek, vb.ihtiyaçlarını karşılamak için çalışır."
Sayfa 46
Tartışma konusu
Sanat, zanaattan da farklıdır; sanatın özgür, zanaatın ise paraya bağlı olduğu söylenebilir.
Sayfa 55Kitabı okudu
... insan doğanın bir parçasıdır.
Sayfa 51Kitabı okudu
Günümüz insanları ;
Kant’a göre Aydınlanma, “insanın kendi suçu ile düşmüş olduğu ergin olmama durumundan kurtulmasıdır. Bu ergin olmayış durumu ise, insanın aklını bir başkasının kılavuzluğuna başvurmaksızın kullanamayışıdır.” Buna bağlı olarak da Aydınlanma’nın parolası “Separe Aude! Aklını kendin kullanmak cesaretini göster!” sözü ve çağrısıdır.
Sayfa 39 - Ömer Faik Anlı
Marx’ta Yabancılaşma, Özgürlük ve İnsan Doğası
“Yabancılaşma kavramı, insanın doğasından uzaklaşarak bir “bozulma”ya işaret etmekle birlikte, aynı zamanda insanın özgür-müş gibi görünse de, zorunluluklar altında mecburî bir uğraşın içinde maruz kaldığı baskı durumlarının farklı formalarını içerir; zorunluluklar alanında, tam anlamıyla bir özgürleşmemin olmasının koşulları yoktur der.”
Sayfa 25 - Ziya Dinçsoy