Duygu Keşifleri sözleri ve alıntılarını, Duygu Keşifleri kitap alıntılarını, Duygu Keşifleri en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Belki de çocuklarımıza öğreteceğimiz en değerli şey duygularını zamanında ve güzel bir dil ile ifade etmeleri olacaktır. Bunun içerisinde, hoşlanmadığımız bir şeyi yapmak istemediğimizde söylememiz gereken 'hayır' diyebilmekte var elbette... Yaşadıkları anı fark etmek, tahlil etmek ve ifade etmek... Bu da ancak insanın kendi hakkındaki farkındalığı ile olabilecek bir şey sanırım... Ne kadar olumsuz olursa olsun içimizdeki sesin aslında ne demek istediğini, neye ihtiyacı olduğunu ve ne yapmaya çalıştığını doğru okumanın büyütücü etkisini kaçırmamamız gerekir.
Hazır almak, alma gücünün sergileniși olunca, elimizle yaptıklarımız maddi yetersizliğin gizli görüntüleri olarak algılanır oldu. Hatta almanın ötesinde NEREDEN ALDIĞIN daha önemli olmaya başladı.
Şefkatini hissetmeyi isterken, hep suçlanan olmaktan o kadar yorulmuştu ki...
Aralarındaki ilişki onun iyi çocuk olmasına ve denileni itirazsız yapmasına bağlı olarak sürüp gitmişti. Ne kadar iyi hizmet ederse o kadar az sorun yaşıyordu.
Annesine iyi davranmakla ve onu incitmemekte yükümlü olduğunu çok iyi biliyordu. Ama bir de içindeki o kocaman anne sevgisine duyduğu ihtiyacı susturabilseydi, ne güzel olurdu.
Anne sevgisini anne dilinin sıcaklığında hissedememiş her yürek kendini şu koskoca dünyada, kalabalıklar içinde bile yalnız hissetmez miydi?
Hep yapamadıklarımı değil, bir kere de yapabildiklerimi söyle.
Altmış yaşına da gelse, insan aslında bir yönüyle hep çocuktur. O da birisinin çocuğudur. İnsanın bu yönü her zaman ortaya çıkmaz, kendini göstermez. Ne zaman ki, çok savunmasız, korunmasız ve yalnız hissetse yüreğini, o zaman bir çocuğun ağlaması ve bağırması gibi kendi sesini duyurur muhatabına...
Televizyon dizilerindeki hayatlar, ergenlik döneminde kurulan, her şeyin çabuk değiştiği ve istediğimiz gibi olduğu hayallere benziyor. Aynı zamanda görüntüde hiç çaba gerektirmiyor.
İnsan hayalleriyle güçlüdür sözüne belki de en çok ben inanıyorum, ama seyrettiğimiz diziler özellikle de bizi yaşamaktan kaçtığımız ve belki de korktuğumuz hayatın içinde koparıp, sanal bir gerçekliğin kollarına bırakıyor. Orada her şey çok kolay elde edilebiliyor.
Emek vermek, fedakarlık gibi duygular ise birer zayıflık ve saflık olarak sergileniyor. Sürekli olarak her şeyden kolay vazgeçilebilir, her şeyin yeri doldurulabilir imajı veriliyor.
Hayatın gri tonları daha fazla hakim hayatımıza ve kişiliğimize.
Evlilik süreci iki insanın birbirini tanıma, hayatı paylaşma ve birlikte büyüme sürecidir.
Evliliğin ilk 4-5 yılı bu uyumun sağlanması için kritik yıllardır. Bu süreçte, öncelikle iyi niyetli olmaya, eşimizi tanımaya ve onun duygusal ihtiyaçlarını anlamaya çalışmalıyız.
“Hayata baktığımız gözlüklerin rengi ve numarası değiştikçe, renkler ve çehrelerde değişmeye başlıyor. Aslında her yaş insana ardından baktığı camı biraz daha değiştirmeye zorluyor.”