Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Neden IQ`dan Daha Önemlidir?

Duygusal Zekâ EQ

Daniel Goleman

Duygusal Zekâ EQ Gönderileri

Duygusal Zekâ EQ kitaplarını, Duygusal Zekâ EQ sözleri ve alıntılarını, Duygusal Zekâ EQ yazarlarını, Duygusal Zekâ EQ yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Amigdala, korkunç bir öfke ya da korku nöbeti sırasında daha korteks ne olduğunu anlayamadan tepki verebilir; çünkü bu ham duygular, düşünceden önce ve bağımsız bir şekilde harekete geçirilir.
Bir insanın okul birincisi olduğunu bilmek, onun ancak notlarla ölçülen akademik alanda çok başarılı olduğunu bilmek demektir. Hayatta karşılaşacakları şeylerle nasıl baş edebileceklerini hiç bilemezsiniz.
Reklam
Akademik zekânın, duygusal yaşamla pek ilgisi yoktur. Aramızdaki en zeki insanlar gem vuramadıkları tutkuların, söz geçiremedikleri dürtülerin esiri olabiliyor.
Günümüzde en azından iki ahlaki tavra ihtiyacımız var: Kendine hâkim olmak ve şefkat göstermek.
Dürtülerine teslim olan kişilerin, ahlaki anlayışları yetersizdir. Dürtü kontrolü, irade ve kişiliğin özüdür.
Herkes kızabilir, bu kolaydır. Ancak doğru insana, doğru ölçüde, doğru zamanda, doğru nedenle ve doğru şekilde kızmak, işte bu kolay değildir. *Aristo
Reklam
Amigdala ne kadar şiddetli uyarılırsa, olay o kadar güçlü bir biçimde yer eder; yaşamımızda bizi en fazla heyecanlandıran ya da korkutan olaylar, en silinmez anılarımız arasında yer alır. Bu da aslında, beyinde iki bellek sistemi bulunduğu anlamına gelir; biri sıradan olaylar, diğeri ise duygusal açıdan yüklü olanlar için.
Bir şeyi algıladığımız ilk birkaç milisaniye içinde bilinçsizce onun ne olduğunu anlamakla kalmayıp ondan hoşlanıp hoşlanmadığımıza da karar verebiliyoruz; bu “bilişsel bilinçsizlik” sadece gördüğümüzün kimliğini fark etmemizi değil, onun hakkında bir fikir edinmemizi de sağlıyor.
Zihnin akılcı-duygusal dengesinin belirli bir orantısı vardır; hisler yoğunlaştıkça duygusal zihin devreye girer ve akılcı zihin etkisini yitirir.
Aslında biz iki zihne sahibiz; birisi düşünüyor, diğeri ise hissediyor.
Reklam
Sosyobiyologlar evrimin insan ruhunda duyguya neden böyle merkezi bir yer verdiğini tartışırken, kritik anlarda kalbin akla üstünlüğüne işaret etmektedirler. Onlara göre duygularımız tehlike, acı bir kayıp, zorluklara karşın bir hedefe doğru ilerleme, eşine bağlanma ve bir aile kurma gibi yalnızca akla bırakılamayacak durum ve görevlerde yol göstericidir. Her duygu bizi bir şekilde hareket etmeye hazırlar; her biri insan hayatında tekrarlanan güçlüklerle baş edebilecek şekilde bizi yönlendirir.
Aristo Nikomakus’un Etiği başlıklı erdem, kişilik ve iyi bir yaşam hakkındaki felsefi incelemesinde, duygusal hayatımızı akıllıca yönetmeye çağırıyor bizi. Tutkularımız; düşüncelerimizi, değerlerimizi, yaşam mücadelemizi yönlendirir ve iyi kullanıldığında bir bilgelik içerirler. Ancak kolayca yoldan çıkabilirler, çoğu zaman olan da budur. Aristo‘nun da gözlemlediği gibi sorun duygusallıkta değil, duyguların ve ifadelerinin uygunluğundadır.
Duygusal zekanın temelinde, çocukken evde ve okulda öğrendiğimiz duygusal derslerin duygu devrelerini şekillendirerek bizi daha yeterli ya da yetersiz kılması yatar. Bu, çocukluk ve ergenliğin yaşam boyu varlığını hissedeceğimiz temel duygusal alışkanlıkların oluşmasında kritik dönemler olduğu anlamına gelir.
Genetik mirasımız her birimize mizacımızı belirleyen bir dizi duygusal kıstas bağışlamıştır. Ancak beyin devreleri olağanüstü esnektir; mizaç, kader değildir.
Günümüzde en azından iki ahlaki tavra ihtiyacımız var: Kendine hakim olmak ve şefkat göstermek.
1.500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.