Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Edebi Ve Manevi Dünyası İçinde Fatih

Samiha Ayverdi

Edebi Ve Manevi Dünyası İçinde Fatih Gönderileri

Edebi Ve Manevi Dünyası İçinde Fatih kitaplarını, Edebi Ve Manevi Dünyası İçinde Fatih sözleri ve alıntılarını, Edebi Ve Manevi Dünyası İçinde Fatih yazarlarını, Edebi Ve Manevi Dünyası İçinde Fatih yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Fatih ve Ressam Bellini
Lakin Fatih'in asıl istikbal şöhretini ve adını veren resimleri, yine bir İtalyan olan Gentile Bellini tarafından yapılmıştır. Bellini, Fatih'in sarayı'nda on beş ay kalmış ve bu müddet zarfında, ruhu sanat heyecanları ile gidişen, güzelliği görmekte ve göstermekte ileri bir kudrete sahip olan padişahla ressam Gentile Bellini arasında hürmet ve muhabbetle dolu bir anlaşma hasıl olmuştur ki, bir taraftan ressamın tevazu ve mahareti, diğer taraftan padişahın kadirşinas samimiyeti ve alicenaplığı, bu bedii ve tarihi anlaşma da esas olarak göze çarpar. Bellini'nin "Fatih'in güzel sanatlara olan merakının bir iptila derecesine vardığını, sarayın her tarafında resimler, nakışlar, ve kabartmalarla teyzin etmek istediğini ,o devrin alimler sınıfının bu işlere karşı muhalefet ile meydan okuduğunu"söylemiş olması, padişahın sanat hassasiyetine en kuvvetli şahadetlerden biridir.
Sayfa 129Kitabı okudu
Fatih ve Ulema
Padişahın yanına girerken alimler teşrifata riayet etmek mecburiyetinde oldukları halde Hatipzade gibi gururu ile şöhret almış bir alim, değil padişahın elini öpmek, hatta huzurunda eğilmezdi bile ve Fatih'te bütün bunları hoş görerek müdahale etmezdi.... Padişah,"Hocası Molla Gûrani'nin elini öper ve zamanesinin en bilgilisi ve belki -padişahın kendi tabirince- İmam-ı Azamı olan Molla Hüsrev'e, velev camide olsun rast gelince ayağa kalkardı. Fatih'in alimlerle olan içli dışlı münasebeti, denizin yuvarlanan dalgaları gibi bölünmez ayrılmaz bir yekparelik arz eder.
Reklam
Atam
Nitekim bir elinde kılıç, bir elinde kalem, şarkın garba açılan bu şahane kapısını II Murat'ın oğlu açtı.
Fatih Sultan Mehmet
Böylece Mehmet Çelebi'nin ikinci Manisa yılları çok verimli olmuş bu arada dünya cihangirlerinin hayatlarına etüt etmiş, tarihi mühimsemiş,Bizans tarihçilerinin bile dikkat ve hayranlığını çekecek kadar felsefe ve matematikte ileri gitmiş, eski Yunan'dan tercümeler yaptırarak okumuş, hülasa bir soluğunu dahi boş geçirmemiştir. Bilhassas Jül Sezar ve İskender'e ait eserleri dikkatle takip etmiş, hayat ve icraatlarının doğru ve yanlış taraflarına parmak koymuş ve bu yaşanmış tarih maceralarının muhasebe ve yekunu, onu, plan ve sistem fikrine büsbütün bağlamıştır. Nitekim 30 senelik saltanatı devrinde, daima bir başlanacak işin planı ve bir bitecek işin endişesi ile yorulmuş, fakat ayarlı ve kıvamlı şahsiyeti, her zaman düzenleyici rolünü oynamış, bu devamlı faaliyet, idare ve karar anları en sert dönemeçlerde bile sûkünunu kaybettirmemiş,kazasızca sıyrılıp kendini de memleketinde kurtaracak liyakat ve iradesini sarsmamıştır. Fatih"Daha ilk günlerde, kudretinin şuurunu taşıyan ve istediğini bilen hakiki bir devlet reisi olarak ortaya çıktı ve her şeyden evvel kendi muhitine kendi idealince düzen verdi."
Sanatkâr Fâtih ve Şiirlerinden Şahsiyetine Varış
"Avnîya zâl-i zamânın mekrine aldanma kim" (Ey Avnî! Şu ihtiyar dünyânın hîlelerine sakın aldanma!)
Sayfa 326 - Kubbealtı Neşriyat
KĀNUN ANLAYIŞI VE VAKIF İŞLERİ
Netîce olarak şunu söyleyebiliriz ki Fâtih, bir yandan kānunnamelerle hukuk sistemine bir düzen verirken, bir yandan da, dayandığı ahlâk anlayışıyla dini murâkabe, tahdit ve tenkit edecek şuûra götürmek yolunu seçiyordu.
Sayfa 196 - Kubbealtı Neşriyat
Reklam
"İmparatora deyiniz ki, ben şimdiki Osmanlı pâdişâhı evvelkilere benzemez. Benim iktidârımın eriştiği mertebeye ecdâdımın emelleri bile yetişememişti,"
Sayfa 133 - Kubbealtı Neşriyat
FÂTİH DEVRİNİN İLMÎ FAÂLİYETİNE KISA BİR BAKIŞ
Garp, biz kayıtsız ve kadirbilmez mal sâhibinin elinden ne bulduysa çekip aldı ve kendi teknesinde yoğurarak mâhiyet ve sûret değiştirttikten sonra da ihraç malı hâline soktu. Ne hazindir ki, en harâretli tâlip olarak, karşısında yine bizi buldu.
Sayfa 105 - Kubbealtı Neşriyat
FÂTİH'İN İLK HOCALARI
Gibb'in: "Tahta çıkar çıkmaz, kendisi ve milleti hakkında Resûl tarafından vâdedilen mutlu müjdeyi yerine getirmek için o günden îtibâren, halk tarafından kendisine verilmiş olan Fâtih sıfatını kazanmak üzere harekete geçti," dediği hükümdârı, bundan sonra, maddî planda olduğu kadar, mânevî planda da Fâtih yapan derûnî cihâda atılmış görüyoruz.
Sayfa 44 - Kubbealtı Neşriyât
FÂTİH'İN İLK HOCALARI
Şark Latinleri yeni Türk pâdişâhının tabiatındaki îtidalden bahsetmeye başladılar. Hakîkaten de yaşayışında, yemesinde, içmesinde, uyumasında, ifrattan ziyâde ölçülü bir îtidal göze çarpıyor ve seleflerinin alışkanlıklarına aykırı olarak ne saray eğlencelerinden, ne tıflî şakalarından, ne Karagöz oyunlarından hoşlanıyor, ne de doğan veya başka hayvan avlarına heves gösteriyordu.
Sayfa 44 - Kubbealtı Neşriyâtı
Reklam
Fransız politika edebiyâtı , fikrî telkin yoluyla vehmin hakîkat kisvesine sokulabileceğini , şu darb-ı meselle ne güzel anlatır : “ İftirâ edin , iftirâ edin , söylediklerinizin doğru olmadığı anlaşılsa bile , geri kalan yine yeter “
Sayfa 143Kitabı okudu
Geri112
192 öğeden 181 ile 192 arasındakiler gösteriliyor.