Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Edebice Dergisi - Sayı 8

Edebice Dergisi

Edebice Dergisi - Sayı 8 Sözleri ve Alıntıları

Edebice Dergisi - Sayı 8 sözleri ve alıntılarını, Edebice Dergisi - Sayı 8 kitap alıntılarını, Edebice Dergisi - Sayı 8 en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Tanrı Kelimesinin Günahı Neydi?
Allah kelimesine ilaveten Tanrı kelimesi kullanıldığında Türkçenin kavram üretmeye yeterliliği konuşulmamakta. Sanki O'na şirk koşuyormuş gibi değerlendirilmektedir. "Tengri teg Tengride bolmış Türk Bilge Kağan" derken İslamiyetten uzaktık ancak bir olana meftunduk. Sonrasında da tek olana bağlılığımız güçlenerek devam etmiştir. Tanrı'yı kullanmayalım atalım dediğimizde "Tanrı misafiri" kavramını alıp nereye koyacağız? Kelimeyi kullanmayabilirsiniz fakat tramvayda kitap okuyan birinin elinde Tanrı kelimesi geçen bir kitap gördüğünüzde uzaydan gelmiş gibi davranmanıza gerek yoktur. Dönem romanıdır, tarihidir ve Türk'e aittir. Bunlar hep yabancı filmleri çevirenlerin bizlerde uyandırdığı olumsuz algıdan kaynaklanıyor.
Benden Söylemesi
Kılıcımız kından çıktı Bundan sonra el düşünsün Ateşimiz dağı yaktı Su artık bir yol düşünsün Yağı yesin ok döşüne Kor alevi dök döşüne Kan bulaştı kurt dişine
Reklam
Her taraftan yıkılıp viran olan anlar bizi (Niyazi-i Mısri)
Derindi, derindeydi, derin bakardı. Gülerken gözünün altında biriktirirdi. Kahkahasını frenleyenleri, Sevdasını öteleyenleri, Korkusunu perçinleyenleri... Severdi, için için severdi herkesi, İçinden severdi sevmeyenleri
Sayfa 55 - DERİNKitabı okudu
UNESCO tarafından yapılan araştırmaya göre, Türkiye'de okuma alışkanlığı yok denecek kadar az. Avrupa'da yüzde 21 olan kitap okuma oranı, Türkiye'de sadece on binde bir.
"Öd Tengri aysar, kişi oglı kop ölgeli törimiş. (Zamanı Tanrı yaşar, insanoğlu hep ölümlü yaratılmış)." Köktürk Yazıtları
Reklam
Oğuz Atay, "Korkuyu Beklerken"de sorar: "Ya eşya bir gün delirirse?"
43 ülke arasında kendi dilinde okuduğunu anlayanlar sıralamasında 39'uncuymuşuz
"Mazbut şehrin mağrurluğu düşünce sağ omzundan Artık o tek lütfun mecnunu kadar hudutsuzsun..."
En derinimden kopup gelen şu mısralarla nihayet geceyi güne teslim ettim: "Yazgının hududu ölmek olsaydı Güneşe meftunluğu mu kalırdı şakayıkların."
Reklam
İnsan, nisyan ile malul; aramakla meşhur. Arıyoruz. Yine. "Ne çok arıyoruz?" sorusunu "Ne çok kaybediyoruz?" hayıflanışıyla yanıtlayarak başlayalım. Romanlar, hikayeler, şiirlerle arıyoruz. Filmler, oyunlar, şarkılarla arıyoruz. Peki neyi? Elbet yitirdiğimizi. Asıl'a ve insana dair yitirdiklerimizi... Bulmaya ise mecburuz. Bu içsel arayışta insana en büyük engel şüphesiz yine kendisi. Zira unutmak gibi bir huyu var dostumuzun. İnsan aradığına erince ne vakit ve ne şekilde kavuşabilecek; zamanına yenilmeden nasıl ayakta durabilecektir?
Geçmişi öğrenelim, gezip ana yurtları; Görelim hangi tasa öldürmüş Bozkurtları! Çevirelim gözleri ondört asır önceye; Sonra bugüne dönüp dalalım düşünceye... Seni özünden vuran düşmanın kim miş dünkü? Göreceksin ki, yine aynı düşman, bugünkü! Bizi üzen, ağlatan yahut güldüren nedir? Düşmana tutsak edip sonra öldüren nedir? Hangi sırla parlayıp büyüyüp açılmışız? Hangi duyguyla sönüp dağılıp küçülmüşüz? Bu düğümleri bir bir çözeceksin burada; Bir gelecek sezeceksin, kanayan her yarada! Sonra okuyup ulu atalar erdemini, Duyacaksın o büyük günlerin özlemini! Göreceksin ki, eşsiz yiğitlerin nicesi Ölmüş... Yaşasın diye, büyük Türk düşüncesi! Bileceksin, bu yolda nasıl akmış kanımız... Ayaydın bir gecede başlıyor destanımız: N. Yıldırım Gençosmanoğlu
Devrik cümlelere gelince bu tür cümleler metne her zaman şiirsellik katar. Kullanılmasının sakıncalı olduğuna inanmıyorum. Eğer öyle olsaydı Türk diline en fazla hizmet edenlerden biri olan Cemil Meriç'in Bu ülke adlı eserinin %46'sı devrik cümlelerden oluşmazdı.
Erol Güngör, henüz küçük yaşlarda dedesinden ciddi bir Osmanlı Türkçesi eğitimi almıştır. Osmanlı Türkçesini hem oldukça iyi okuma hem de çok iyi derecede yazma istidadına sahiptir. Hatta Mümtaz Turhan'ın eski alfabe ile eğitim görmesine rağmen zaman zaman eski bir kelimenin Arapça kökü veya tereddüt ettiği bir kelimenin eski yazıyla yazılışı hususunda asistanı Güngör'den yardım istediği bilinmektedir.
Bilim, medeniyet ve tarihin başlangıcı olarak yazının icadını kabul eder. Bu kabul göz önüne alındığında dünya üzerinde kendine ait dil ve yazıya sahip millet sayısı oldukça azdır. İşte, Türk Milleti de bu ender milletler arasında yerini almıştır. Bilinen beş bin yıllık tarihleri boyunca Türk Milleti, kendine has bir kültür getirmiş, Köktürk Kağanlığı ile oldukça erken bir dönemde millet olma şuuruna eriştiği en yüksek siyasi teşekkülü yani devleti oluşturmuştur.
43 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.