Thomas Mann - Efendi ile Köpeği (Bir İdil)... Can Yayınları'ndan çıkıyor bu uzun öykü... Buddenbrooklar, Büyülü Dağ gibi romanlarıyla bildiğimiz Thomas Mann, Hitler iktidara geldiğinde Almanya'yı terk etmek zorunda kalan bir yazar. Savaş ikliminin tesiriyle varoluşçuluğun o temel soruları alegorik olarak kendini gösteriyor edebiyatının içinden. Neden bilmem bu öyküyü okurken, özellikle Efendi ve Bauschan'ın av sahnelerinde Hitler faşizminin iktidara gelişini, halkı peşinden sürükleyişini ve av hayvanının korkusunu, kaçışını izlerken minnet duyan Efendi'de kitlenin ruhunu okudum. Tabii bunların hepsini ben yakıştırmış da olabilirim ama... Köpekle efendi arasında kurulan bağ, zaman zaman yaşanan kırgınlıklar, unutuş... Her şeye kaldığı yerden tekrar başlama... Şöyle bir paragraf var kitabın sonunda çok hoşuma gitti:
"Zaman ve unutuş her şeyin üstünü örttü, biz de aslen bütün hayatın temeli olan o örtünün üzerinde yaşamaya devam ettik." Thomas Mann yaşayan bir öykü yazmış. Karakterler canlı, mekan canlı. Hemen şimdi şurada oluyor gibi. Köpeğin beden ve ruh bütünlüğüne de oldukça usta işi bakmış Thomas Mann. Bir köpek bu kadar iyi anlatılırdı. Buna rağmen kılı kırk yaran anlatım bazı okuyucuları sıkabilir, okuyucuyu metinden koparabilir; fakat kitapta anlatılması zor, insanı çeken bir taraf var. İyi bir uzun öykü kitabı. İyi okumalar, iyi pazarlar...