Aslında , dogum zamanından önce annesinin karnından çıkanlan ilk bebek Asklepios olduguna göre , bu yönteme de " Asklepiyen " denmesi gerekirdi . Ama belkide bu olayın tanığı bulunmadığı için , Roma İmparatoru Sezar'ın dünyaya gelişi daha büyük ün kazanmış ; yöntem de , " Sezaryen " olarak adlandırılmıştır .
" Sen de benim gibi ol ; sev ama anlatama . Sev ama karşılık görme . Sev ama kavuşama . Sen de benim gibi acı çek ! " demek geldi , diyemedi . Kıskanç Hera öyle istemişti çünkü . Diyemedi ama tanrılar duydu Yankı'nın içinden geçenleri . Çok acıdılar ona , çok üzüldüler . Bu dileğinin gerçekleşmesine karar verdiler . Narkissos'un da aşık olmasına , ama aşkını anlatamamasına , sevgilisine kavuşamamasına karar verdiler .
İnsanlar da küçük Phaethon'u unutmadılar . Gölgeligi körüklü , yayları kocaman , iki yanında gösterişli lambaları olan , atların çektiği en görkemli yolcu arabalanna onun adını verdiler : Fayton . Fizikçiler de , günümüzden yüzyıl önce keşfettikleri en küçük ışık parçacığına onun adanı koydular : Foton .
O öfkeyle önce , " Böyle bir kara haber getirenin bembeyaz olmaya hakkı yok ! " diye bağırarak , Kuzgun'un tüylerini siyaha boyamıştı . Zavallı Kuzgun ve yavruları , o gün bu gündür hep kapkaradır .
Baştaki kararsızlığı uçup gitmişti Paris'in. Tanrıçaları artık daha iyi tanıyor; yalnız yüzlerinin, vücutlarının güzelliğini değil, duygularının, düşüncelerinin güzelliğini de; tutumlarının, davranışlarının güzelliğini de; bakışlarının, sözlerinin güzelliğini de biliyordu. İda dağı'nın genç ve yakışıklı çobanı, kafasında bin bir hesap yapan, bin bir plan yapan Zeus'un tersine, seçimini, düşüncesini açıklamaktan çekinmedi. Kararlı onurlu bir biçimde elindeki elmayı Aphrodite'ye uzattı.
"Elma senin hakkın Tanrıça'm," dedi Paris. "En güzel sensin. Duygularınla, düşüncelerinle, davranışlarınla da en güzel sensin."