Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Ekonomiyi Anlamak

Murray N. Rothbard

Ekonomiyi Anlamak Sözleri ve Alıntıları

Ekonomiyi Anlamak sözleri ve alıntılarını, Ekonomiyi Anlamak kitap alıntılarını, Ekonomiyi Anlamak en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Alışıldık şekilde şiddet kullananlarına ilave olarak, sendikaların tüm teorisi derinden kusurludur. Onlara göre işçi bir şekilde işinin "sahibidir" ve bu nedenle bir işverenin grev yapan işçileri sürekli olacak şekilde işten çıkarması yasa dışıdır. "İşin sahipliği" tabi ki işverenin istediği herhangi birisini işe alma veya işten çıkar­ma şeklindeki mülkiyet hakkının açık bir ihlalidir. Hiç kimsenin gelecekteki "bir iş için hakkı" yoktur; kişi sadece sözleşme yaptığı ve gerçekte çalıştığı iş için hakka sahiptir. Hiç kimsenin işvereninin cebine ilelebet elini atma "hakkı" yoktur. Bu bir "hak" değil, fakat başka insanların mülkiyetine yönelik sistematik bir hırsızlıktır.
Sayfa 129
Fakat gerçek problem "ekonomi aptaldır" yaklaşımıdır. Uzun vadede ekonomi sembolizme, heyecaniara ve radikal değişikliklere üstün gelir. Sendikalar sadece sendikanın işgücü arzını kontrol edebildiği bir piyasa ekonomisinde başarılı ola­bilir: yani çalışanların sayısı az ise ve oldukça vasıflı iseler ve böylece kolaylıkla yerlerine yenileri konamazsa. Oysaki göçmen tarım işçileri neredeyse tanım gere­ği fazla sayıdadır, sürekli artmaktadır, sürekli yer değiştirmektedir ve bu nedenle "kontrol edilemez" bir arz özelliğine sahiptirler. Vasıflarının düşük ve sayılarının fazla olması nedeniyle kolayca yerlerine başkaları konabilir. Göçmen tarım işçilerinin düşük ücreti onların "sömürüldüğünün" (bu terim ne anlama geliyorsa) bir işareti değildir, fakat tam olarak onların düşük vasıflı ol­duğunun ve kolayca yerlerine başkalarının bulunabileceğinin bir işaretidir. On­ların "sömürülmesine" gözyaşı dökme eğiliminde olan bir kimse kendisine bu işçilerin niçin Meksika'dan ABD'ye mevsimsel olarak bu işlere girmek için göç ettiklerini sorsunlar. Cevap tüm bu işlerin göreceli olduğudur: Amerikalılar için "düşük ücret" ve sefil yaşam şartları olarak adlandırılan şey Meksikalılar için (daha doğrusu her yıl bu seyahati yapmayı tercih eden vasıfsız Meksikalılar için) yüksek ücret ve iyi şartlardır.
Sayfa 132
Reklam
İşgücü de dahil herhangi bir üretim faktörüne olan talep o faktörün üretkenliği ile, çalışanın (veya çimento torbasının ya da arazi dönümünün) üretim havuzuna getirmesi beklenen gelirin miktarı ile belirlenir. Fabrika ne kadar verimli ise işve­renlerin talebi o kadar artar ve fi yatlan veya ücretleri de o kadar yüksektir. Ame­rikalıların işgücü Tayvanlılarınkinden daha yüksektir, çünkü çok daha üretkendir. Onu üretken yapan şey nedir? Kısmen işgücü, hüner ve eğitimin karşılaştırmalı niteliği. Ancak farkın çoğu emekçinin kendisinin kişisel vasıfları ile ilgili değil fa­kat genelde Amerikalı çalışanların Tayvanlı eşdeğerlerinden daha fazla ve daha iyi sermaye yatırımı ile donatılmış olduğu gerçeği ile ilgilidir. İşçi başına olan sermaye yatırımı ne kadar çok ve ne kadar iyi ise, ücret de o kadar fazladır. Kısaca, eğer Amerikan ücretleri Tayvanlılarınkinin iki katı ise bu Amerikalı emekçilerin daha yoğun şekilde sermaye ile desteklenmesinden dolayıdır, daha iyi ve daha fazla gereçle donatılmasındandır ve bu nedenle ortalama olarak iki kat daha üretken olmasından dolayıdır. Bu nedenle bir anlamda, kişisel vasıflarından dolayı değil fakat tasarruf sahiplerinin ve yatırımcıların ona daha iyi araçlar sağlamasından dolayıAmerikalı işçilerinin Tayvanlılardan daha fazla üretmesinin "adil" olmadığını düşünüyorum. Ancak bir ücret sadece kişisel vasıflarla değil fakat aynı zamanda nisbi azlık ile de belirlenir ve ABD'de sermayeye nazaran işçi Tayvan'da olduğundan daha kıttır.
Sayfa 301
Konuyu duygusallaştırmak ve evsizler, yiyecek bir şeyleri olmayanlar vs. hak­kında ağlayarak halkın duygularına hitap etmek ve bu spesifik isteklerin sağlan­ması çağrısında bulunmak çok kolaydır. Bu "parasızlar" hakkında konuşmaktan ve halka fakirlere sadece para sağlama çağrısında bulunmaktan çok daha kolaydır. Para ev, gönül ve Noel yemeğinin duygusal değeri kadar duygusal değere sahip değildir. Sadece bu değil: fakat paraya odaklanmak muhtemelen halka utandırıcı soru­lar sordurmaya başlayacaktır. Mesela, bu insanların NEDEN parası yoktur? B'ye para vermek için A'yı vergilendirmenin hem A ve hem de B'nin para kazanmak için çalışmaya devam etme şevkini kırma tehlikesi yok mudur? Parazitçilik hem üretici sınıf ve hem de parazit sınıf için çalışma teşviklerini büyük ölçüde zayıflatmaz mı?
Sayfa 71
Hükümet sektöründe tüketici hizmet edilen ve yaranmaya çalışılan birisi değildir; bürokrasinin sahibi olduğu ve kontrol ettiği kıt kaynakların istenmeyen bir "israfçısıdır".
Sayfa 134
Fakat siz bazı insanların diğerlerinden daha fazla şey bilmesinin ve bu bilgiy­le kar yapmasının "adil olmadığını" söylüyorsunuz. Ne tür bir dünya görüşü bazı insanların diğerlerinden daha fazla şey bilmesini "adaletsiz" olarak görür? Bu, bir kişinin bir başkasına olan her türlü üstünlüğünün (beceri, bilgi, gelir veya servet bakımından) bir şekilde "adaletsiz" olduğuna inanan eşitlikçilerin dünya görüşü­dür. Fakat insanlar karıncalar, arılar veya robotlar değildirler ki. Her birey kendine özgüdür ve diğerlerinden farklıdır. Bu nedenle beceri, yetenek ve servet de farklı olacaktır. Bu insan ırkının tahrip edilmek yerine korunması ve hayran olunması gereken güzelliğidir, çünkü böyle bir tahrip etme insan özgürlüğünü ve medeniye­tin kendisini mahvedecektir.
Sayfa 169
Reklam
Birkaç on yıl önce hükümetin su tekeli durumuna geçmiş olan New York şeh­rinde önceki on yıllarda bir "su sıkıntısı" hakkında asla bir sızlanma yoktu. Fakat son zamanlarda özellikle kurak olmayan bir iklim söz konusu iken birkaç yılda bir su kıtlığı baş göstermektedir. Temmuz 1985'te New York'a su sağlayan rezervuar­lardaki su seviyeleri
Sayfa 97
Son zamanlarda şu veya bu mal veya hizmete "evrensel erişim" konu çok konuşuluyor. Örneğin, eğitim reformunun pek çok "özgürlükçü" veya "serbest piyasa" savunucusu özel okullara gitmeye "erişim" sağlamak için vergi ile desteklenen okul destek programlarını savunuyor. Fakat her türlü özgür toplumda, sadece sağlık veya eğitime, ya da gıdaya değil, her türlü al­gılanabilir mal veya hizmete "evrensel erişim" sağlayan tek bir basit varlık vardır. Bu varlık bir okul desteği veya bir Clintoncı kimlik kartı değildir. Bu şey "dolar" olarak adlandırılır. Dolarlar sadece her türlü mal ve hizmete evrensel erişim sağla­mazlar, fakat aynı zamanda bunu her dolar sahibine her bir ürün için sadece dolar sahibinin istediği ölçüde erişim sağlarlar. İster bir okul desteği, bir sağlık kartı veya gıda kuponu olsun diğer her türlü suni erişim sağlayıcı despotiktir, baskıcıdır, ver­gi mükelleflerine karşı bir cezadır, etkinlikten yoksundur ve eşitlikçidir.
Sayfa 121
Örneğin "korumacıların rekabeti hoş karşıladıkları" ancak bu rekabetin "adil" olması gerektiği standart şikayetini ele alalım. Bir kişi "adil rekabetten" veya aslında genelde "adillikten" bah­setmeye başladığında, gözünüzü cüzdanınızdan hiç ayırmamanız gerekir, çünkü cüzdanınız çalınmak üzeredir. Gerçekten "adil olma" alan ve satan arasında karşı­lıklı rızaya dayanan basitçe gönüllü şartlardaki bir alışveriştir. Ortaçağ alimlerinin çoğunun da anlayabildiği üzere, piyasa fiyatı dışında "adil" (veya "hakkaniyetli") bir fiyat yoktur.
Sayfa 300
Profesör Slaughter Harnilton tüketim vergisi­nin Kongre'deki bazı muhaliflerinin, verginin gelir büroları isimleri altında ülkenin her tarafına dağılarak herkesin evini ve işini gözetleyen "bir açgözlüler sürüsünü ortaya çıkaracağı" suçlamasını getirdiğine dikkat çekmiştir. Kısa süre içinde mu­halefet şöyle bir tahminde bulunmuştu: "tüketim vergisi olmadan bir gömleğin yıkanamayacağı bir zaman gelecek."
Sayfa 149
19 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.