Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

En Hakiki Mürşit

Cem Say

En Eski En Hakiki Mürşit Sözleri ve Alıntıları

En Eski En Hakiki Mürşit sözleri ve alıntılarını, en eski En Hakiki Mürşit kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Gerçek ötesi" adlı yeni salgın kuyusuna düşenler, klasik cahillerin hesap yapamama, en basit fen bilgilerinden yoksun olma gibi standart özelliklerini, bilimsel söylem bağlamından koparmış ama anlamamış oldukları "sana anlatılanlara körü körüne inanma, sorgula!" sloganıyla birleştiriyorlar. Keyiflerine göre inanmayı seçtikleri komplo teorilerini çürüten her veriyi reddediyor, zaten asırlarca her tür sorgulamadan sağlam çıktıkları için kabul ettiğimiz bilimsel gerçekler dahil her şeyi sorguluyor, büyük oyunu ise şıp diye görüyorlar.
"Benim Türk Milleti için yapmak istediklerim ve başarmaya çalıştıklarım ortadadır. Benden sonra, beni benimsemek isteyenler, bu temel eksen üzerinde akıl ve bilimin rehberliğini kabul ederlerse, manevî mirasçılarım olurlar." Atatürk, Orhan Bursalı'nın çok güzel deyimiyle bir 'bilim yurt-severi' idi. Onu bunun için de seviyorum. Sevmeyenlerin de aklına şaşıyorum.
Reklam
19 Eylül 1783'de Versailles Sarayı'nın bahçesinde yapılan deneyde ilk balon yolcuları olarak (kuş oldukları için sorun yaşamamaları beklenen) bir ördek ve bir horozun yanı sıra, bir de koyun (sonunda kayıpsız) kullanıldı. (İki ay sonra ise) bir kilometre kadar yükselen fen öğretmeni Pilâtre de Rozier ve asilzâde François Laurent d'Arlandes 25 dakikalık uçuştan sonra kalktıkalrı yerin 9 km ötesine sağ salim indiler. 1946'da ise ABD'den fırlatılan bir roket (V-2), 112 km yükseklikte kozmik ışınları ölçecek, ve 24 Ekim'de uzaydan Dünya'nın ilk fotoğrafı çekilecekti.
Ground Control to Major Tom...
29 Haziran 1971'de üç yoldaş kendilerini Dünya'ya geri götürecek olan Soyuz 11 gemisine geçip kapıyı kapadılar. Tarihin ilk uzay istasyonunu geride bırakıp iniş sürecini başlattılar. Görev Kontrol merkezinin "Kısa süre sonra Dünya Ana'da görüşene dek hoşça kal Yantar [lakap: kehribar]" sözüne Dobrovolski "Sağolun, görüşürüz. Yönlendirmeye başlıyorum" yanıtını verdi. Soyuz'un üç parçası bu aşamada birbirinden ayrılacaktı. Modülleri ayırmak için kullanılan küçük patlayıcılar gerektiği gibi aralıklı değil, bir arada ateşlendi. Bu, içeri ve dışarıdaki hava basınç farkını dengelemek için açılması öngörülen bir kapakçığa hasar verdi. Kapakçığın yerden 168 km yükseklikte açılması sonucunda kabindeki hava uzay boşluğuna sızdı. Bu noktada her şeyden habersiz olan Görev Kontrol tekrar radyo bağlantısı kurmaya çalıştıysa da yanıt alamadı. İniş modülü yumuşak iniş yapmıştı. Kapağı açtıklarında ise üç kozmonotu hareketsiz yatarken gördüler. Yüzlerinde koyu mavi lekeler ile kulak ve burunlarından akmış kan izleri vardı. Patsayev'in cesetinin konumu, kapakçığa ulaşıp kapatmaya çalıştığını düşündürüyor. Tahminler, oksijensizlik nedeniyle üçünün de 20 saniye içinde hareket edemez hâle geldiği ve sonrasında belki 40 saniye daha bilinçlerinin yerinde olduğu yönünde. Soyuz 11'in indiği bozkırda bugün üç kozmonotun anısına bir anıt yükseliyor.
Yanma ve solunumda kilit rol alan oksijene adını veren büyük kimyager Lavoisier, 1789 devrimi öncesinde kraliyet adına vergi toplayan bir finans şirketinin hissedarlarındandı. Gelirlerinin bir kısmını bataklıkları kurutarak sıtmayı ortadan kaldırmak için harcadı; devrimcilerin ise vergi toplayıcılara duyduğu nefret dinmemişti. 1794'te görülen davada, deneylerine devam edebilmesi için hayatının bağışlanması istendiğinde, hâkimden "Cumhuriyet'in bilimcilere de, kimyacılara da ihtiyacı yoktur; adaletin işleyişi geciktirilemez!" yanıtı duyuldu. Hâkimin kendisi de üç ay sonra giyotinle buluşacaktı. Büyük insan Lavoisier'nin sözleriyle bitirelim: "Hiçbir şey yok olmaz, hiçbir şey yoktan var olmaz, her şey dönüşür."
Curie'ler, Haber'lar ve Bahtsız Kadınlar
Marie ve Pierre Curie çiftinin yıldızının parladığı yıllarda; Fritz ve Clara Haber çifti de adını duyuracaktı. Doktorasını alan ve üç makale yayınlayan Clara, 1902'de doğum yaptıktan sonra bilimle uğraşamadı. Hidrojen ve azotu kullanarak amonyak oluşturan Fritz Haber ve sanayici Carl Bosch, yapay gübre üreterek, tarımdan milyonların beslenmesini sağlamıştı. Ne yazık ki aynı Fritz Haber, kimyasal silahı üreterek bir milyonu aşkın insanın da ölümüne sebep oldu. 1915'de "Klor bulutu" saldırısının başarısını konağında kutlarken, karısı Clara o gece bahçede Fritz'in beylik tabancasıyla intihar edecekti. Fritz ise Nazi iktidarından sonra yandaş basındaki asılsız yazıların baskısıyla yurdunu terk etti; 1933'te Filistin yolunda bir otelde kâlp krizinden öldü.
Reklam
1575'de Osmanlı'da Müneccimbaşı Takiyüddin, Padişah III. Murad'ı gözlemevi açmaya (geleceği görme bahanesiyle) ikna ederken; aynı yıl Danimarkalı gökbilimci Tycho Brahe de kendi gözlemevini kurmak için kendi kralından fon bulacaktı. Brahe bilim tarihinde önemli bir zincirin ilk halkası: O Kepler'e el verecek, sonra Galileo "Eppur si muove!" diyecek, insanlık evrendeki yerini anlayacaktı. Diğer taraftaysa "Takiyüddin ve ekibinin yıldızlara bakma bahanesiyle meleklerin bacaklarını gözlediği" söylentisi, cehalette kimseden aşağı kalmayan saray kadınlarının da etkisiyle padişahın kulağına gidiyor. Şeyhülislam ise yemiyor içmiyor, padişaha gözlemin uğursuz olduğu, gökyüzünün sırlarını bulmaya çalışan devletlerin battığı yönünde rapor sunuyor. Sonuçta padişahın fermanıyla Hatt-ı Hümayun ve Kaptan-ı Derya Kılıç Ali Paşa, önce Güneş'in gölgesinin ölçülmesi için hazırlanan halatı kesiyor; sonra gündüzün kimi yıldızları görmek için inilen (evet, çok ilginç!) derin gözlem kuyusunu taşla dolduruyor ve sonunda bizim gözlemevimizi kütüphanesiyle, eşsiz cihazlarıyla birlikte top ateşiyle yok ediyor.
Sayfa 109Kitabı okudu
1960'larda İzmit'te dev petrokimya tesislerinin kurulması gündeme geldiğinde İhsan Ketin, İTÜ'den beş diğer profesörle birlikte bölgedeki deprem riski nedeniyle bunun yanlışlığını bir raporla bildiriyor. Erzincan ve Adapazarı'nın o yerlerde büyümesinin akıl-dışılığını haykırıyor. "Devlet aklı" bilimi dinlemiyor, inşaata koyuluyor. Bedelini sonraki depremlerde insanlar canlarıyla ödüyor.
Sayfa 119Kitabı okudu
Atatürk
"Tabiatın, her şeyden büyük ve her şey olduğu anlaşıldıkça, tabiatın çocuğu olan insan, kendinin de büyüklüğünü ve haysiyetini anlamaya başladı."
Boğaziçi, rektörlük binasına sırtımızı döndüğümüz fotoğrafları paylaştığım tweetlerin altına "Ben olsam bunları çoktan işten atmıştım" türünden yorumlar bırakan trollerin sandığının aksine, kararları patronun verdiği bir şirket değildir. Emir-komuta zinciriyle yönetilen bir askeri birlik de değildir. "F tipi" bir cezaevi de değildir. Ne öğretileceğinin "yukarıdan" kelime kelime dikte edildiği bir ortaöğretim kurumu da değildir.
Sayfa 133Kitabı okudu
Reklam
Avrupa'nın en eski ve saygın akademik kuruluşlarından olan Academia dei Lincei, 1603'te bilim aşığı bir asilzâde olan Federico Cesi tarafından Roma'da kuruldu. Amacı, "matematik ve fen bilimleriyle gerçeğin bulunması" ve "bilginin insanlara aktarılması" idi. 1660'ta Londra'da kurulan Royal Society bizzat kralın himâyesindeydi. Fransızlar boş durur mu? 1666'da onlar da Académie des Sciences'ı kurdular. Aydınlanma çağını kaçıracak hâlleri yoktu. Osmanlı Devleti bu topa girmedi. Yüzyıllar geçti, 1993'te Türkiye Bilimler Akademisi kuruldu. 2011'de çıkarılan bir kanun hükmünde kararnâme ile de özerk akademi yapısına son verildi. İktidarın kontrolündeki kuruluşlardan gösterilen adaylarla akademinin usulüne uygun seçilmiş üyeleri azınlıkta bırakıldı, başkanı seçme hakkı da başbakana devrediliverdi.
Sayfa 145Kitabı okudu
Algoritmanın bazı kusurlarına çare buldum, yeni yöntemler geliştirdim. Algoritmanın yeni sahte tahminleri oldukça, yeni bir sürüm yazıyordum. Sonra Kuipers'in neredeyse 20 yıl önce sorduğu, benim de 13 yıldır düşündüğüm sorunun cevabını buldum: Hiç saçmalamayan bir nitel (sabit) benzetim algoritması olması imkânsızdı. Kendi araştırma hedefimin imkânsızlığını ispat etmek tuhaf bir duyguydu tabii. O günden sonra bilgisayarların ne yapabileceğinden çok ne yapamayacaklarıyla, doğanın biz bilgisayarcılara koyduğu bu tür yasaklarla daha çok ilgilenmeye başladım. Matematik harika bir şey. Beklemediğiniz anda karşınıza ölmüş bir Alman veya Rus çıkıp yolunuzu değiştirebiliyor.
Sayfa 158Kitabı okudu
84 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.