Enver Hoca Stalin'i Anlatıyor
Enver HocaEnver Hoca Stalin'i Anlatıyor Sözleri ve Alıntıları
Enver Hoca Stalin'i Anlatıyor sözleri ve alıntılarını, Enver Hoca Stalin'i Anlatıyor kitap alıntılarını, Enver Hoca Stalin'i Anlatıyor en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bana halkımın mutluluğu için çok değerli öğütler veren ve yüreğimde ve düşüncelerimde unutulmaz anlar bırakan Stalin'in önünde saygıyla, şükranla eğiliyorum.
Stalin, Lenin'in ölüm merasiminde, onun öğretilerine sadık kalacağına, önerilerini yerine getireceğine, Bolşevik Partisi'nin birliğini güçlendireceğine, proletarya diktatörlüğünü hep koruyacağına ve çelikleştireceğine, işçi sınıfının köylülerle birliğini sıkıca güçlendireceğine, sonuna kadar proleter enternasyonalizmin ilkelerine sadık kalacağına, ilk sosyalist devleti, iç burjuva ve toprak ağalarının düşman tuzaklı amaçlarına karşı, öte yandan dış emperyalist düşmanlara karşı, korumaya ve dünyanın altıda birinde sosyalizmi kurmak için sonuna kadar mücadele edeceğine yemin etti.
Josef Stalin sözünü tuttu.
Stalin, Lenin ve arkadaşlarının yönetimi altında, Büyük Sosyalist Ekim Devrimi'nin hazırlayıcılarından ve yöneticilerinden ve Bolşevik Partisinin bükülmez militanlarından biriydi.
Stalin yoldaş, başka sözlerinin arasında, bana halkımız için Balkanların bu çok eski, yiğit halkı için derin bir sempati beslediğini söyledi.
Biz, Arnavutluk komünistleri, Stalin'in öğretilerini başarıyla uyguladık.
Arnavut halkı ve komünistleri, Sovyetler Birliği'nden çok uzak olmalarına karşın, Stalin'in rolünü ülkemizin geçirdiği en ciddi ve buhranlı anlarda, İtalyan ve Alman faşistlerin işgali sırasında, ülkemizin kaderine karar verilirken çok yakından ve güçlü olarak hissetmiştir. Savaşın en zor günlerinde, Stalin bize daima yakındı. Umutlarımızı perçinliyor, görüş açımıza açıklık kazandırıyor, yüreklerimizi çelikleştiriyor, inancımızı, zafere olan inancımızı ve isteğimizi güçlendiriyordu.
Josef Stalin zaferlerin ancak çabalarla, özverilerle, zorluklarla ve yüksek mücadele ile elde edilebileceğini ve savunabileceğini biliyordu. O, kazanılan zaferlerden sonra, ne, hiçbir zaman temeli olmayan bir iyimserlik göstermiş, ne de aşılması gereken zorluklar karşısında kötümserliğe kaptırmıştır kendini.
Yunan halkı bizimle aynı koşullar içinde savaş verdi. Faşist İtalyan baskıcılara karşı ayaklandı, onları dağıttı ve yendi.
''Arnavutluk'ta halka ihanet eden katolik papazlar oldu mu?'' diye sordu Stalin.
-Evet, dedim. katolik kilisesinin şefleri, daha başlangıcından beri nazi-faşist işgalci yabancılarla birleştiler. Bedenen ve ruhen onların hizmetine girdiler, ulusal kurtuluş mücadelemizi çökertmek ve yabancı egemenliğinin sürmesi için ellerinden gelen her şeyi yaptılar. Zaferden sonra onları tutukladık, yargıladık, layık oldukları cezaları aldılar.
Komünist olsun, partisiz yurttaşlar olsun, Arnavutlar, onların şanlı eğiticisi Stalin'e karşı saygı duymaktadırlar. Doğumunun yüzüncü yıldönümü münasebetiyle, bizden yardımını esirgemeyen, halkımızın güçlerinin toparlanmasına izin veren bu insanı saygıyla anıyoruz. Ülkemizde sosyalizmin kurulmasında ve ülkemizin kurtuluşunda Stalin'in payı büyüktür. Onun zengin ve geniş deneyimi bize yolumuzda eylemimizde rehberlik etmiştir.
Dikkate değer nokta Kruşçevcilerin Stalin'in ölümünü büyük bir sabırsızlıkla bekledikleridir. Ölümünün ayrıntıları zaten pek açık değildir.
Dış düşmanlar, özellikle Stalin'e, Marks ve Lenin'in eserini devam ettiren bu insana, Sovyetler Birliği'nin bu yetenekli yöneticisine karşı ne karalar çalmadılar: Tiranlığı, katilliği, zalimliği mi kalmadı... Bu kara çalmaların temel özelliği edepsizliklerdir. Hayır, Stalin bir tiran olmadı, bir despot da olmadı. O, ilkelere bağlı, doğru, basit, nazik ve insanlara karşı, kadrolara ve yoldaşlarına karşı ilgi dolu bir insandı. Partisinin, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği halklarının ve tüm dünya proletaryasının ona gösterdiği sevginin kaynağı da buradaydı işte.
Partimiz ve halkımız Karl Marks'ın, Engels'in, Lenin'in ve Stalin'in yolunda yürüyecektir. Sosyalist Arnavutluk'un gelecek kuşakları sevgili partilerinin çizgisine bağlı olarak ilerleyeceklerdir.
Kruşçev utanmadan Stalin'i, ''içe kapanık'' bir insan olarak, güya ne Sovyetler Birliği'ndeki ne de dünyadaki durumu tanımayan, Kızıl Ordu'nun birliklerinin nerede olduğundan habersiz ve bu birlikleri bir okul yerküresinin üzerinden yöneten biri olarak suçladı.
Komünistler şerefli insanlardı, onlar hiç kimsenin ajanı değillerdi, onlar yalnız Marks, Engels, Lenin ve Stalin doktrininin sadık yandaşlarıydılar.