Önce şunu vurgulamalıyım: Başlangıçta yalan vardı. Çünkü başlangıca, kökenlere, yaradılışa gönderme yapan tüm dinsel sistemlerin, tüm kutsal kitapların, tüm inanç öğretilerinin yalansız yapamadığını biliyoruz. Yalan kimi kez mucize adı altında gizlenmiş, kimi kez sorgulanması zaten mümkün olmayan bir ilahi olgu olarak sunulmuş, kimi kez bilimsel-tarihsel-toplumsal gerçeklik olduğu gibi gerekçelerle yutturulmuştur