Yaşama olanaksızlığının kendisi bize en büyük ahlak anlayışı ölçütü gibi göründüğünden ölümden yana tavır almayı kesin bir onur sorunu kabul ediyorduk.
Yaşam işte böyledir: Bir gün benim karım da bana üzgün gözlerle bakacak, kansere yakalanacağım ya da sakat kalacağım. Elden ne gelir ki! Ciddiliğimi tümüyle yitireceğim, direnmekten vazgeçeceğim.