Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

‘Ermeni Meselesi Hallolunmuştur’

Taner Akçam

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
... tehcir boyunca Ermenilerin, resmî belgelerde kullanılan ifade ile "telef oldukları" İstanbul Hükümeti tarafından biliniyordu ve tehcir bu kayıplara rağmen yapılmaya devam ediliyordu. Tuhaf olan durum şudur ki, bir Hükümet'in, imha edildiklerini bile bile kendi vatandaşlarını sürgüne yollaması eylemi, Resmî Devlet Tezi'ni savunanlarca, hâlâ "savaşın getirdiği olumsuz şartlar" veya "bir yanda cephede savaşırken" gösterilen "olağanüstü bir gayret" biçiminde açıklanabilmektedir. Oysa bir devletin kendi vatandaşlarını bilerek ölüme yollaması hem ahlâki hem de uluslararası ceza yasalarına göre suçtur.
Sayfa 295Kitabı okudu
Ankara'da görevden alınan Mazhar Bey görevden alınmasını şöyle anlatır; "Ermenilerin tehciri hakkında İstanbul'dan Dâhiliye nâzırından aldığım emirleri anlamazlığa vurdum, biliyorsunuz ki diğer bazı vilâyetler tehcir işlerini ikmal ettikleri halde ben başlamamıştım. Atıf Bey geldi... Ermenilerin... katl ve imha edilmeleri hakkındaki şifahi emrini tebliğ etti. Ben de, hayır Atıf Bey, ben valiyim, eşkiya değilim, ben yapamam, bu sandalyeden kalkarım sen gelir yaparsın dedim.
Sayfa 161Kitabı okudu
Reklam
Yaşanmış acıları anlayan, nedeni ne olursa olsun, dini, etnik kökeni farklı diye insanlara karşı işlenmiş cinayetleri kınayan bir dil geliştirilmedikçe sorunun çözümü doğrultusunda sağlıklı adımların atılması mümkün olmayacaktır. Yani öncelikle ihtiyacımız olan şey, ahlâken, vicdanen kabul edilemez bir eylemle karşı karşıya olduğumuz gerçeğini görmek ve buna uygun bir dil geliştirebilmektir.
Sayfa 329Kitabı okudu
“Yozgat mebusu Şakir Bey 19 Aralık 1918’de İstanbul sorgu kurulu başkanı önünde verdiği ifade ve şahadette Kemal Bey’in... Ermenileri keserek Yozgat mutasarrıf vekilliğine terfi ettiğini böbürlenerek anlattı­ğını” aktarır. Kemal, “Boğazlıyan’da Ermenileri kestim, mutasarrıf vekili oldum, burada da keserim, mutasarrıf belki de vali olurum” demektedir. Gerçekten de Kemal, Bogazlıyan kay­makamı iken, 19 Ağustos ile 8 Ekim 1915 arasında Yozgat mutasarrıflığı vekilliğine terfi olmuş, 23 Nisan 1916’da bir başka terfi daha alarak başka bir göreve atanmıştır.
Sayfa 191Kitabı okudu
(...) Bu maddelerin içinde 10. maddenin özel bir yeri vardır ve "nakledilen halka ait taşınmaz malların kullanılmasına ilişkin olarak sahipleri tarafından ayrıldıktan sonra düzenlenen vekâletnamelerin üzerine hiçbir işlem yapılmayacaktır", denir. Yani Ermenilerin, gittikleri yerlerden malları hakkında herhangi bir tasarrufta bulunmaları, vekâlet çıkartarak malları ile ilgilenmeleri, kullanım ve alım-satım işlemleri yapmaları yasaklanmıştır. Aşağıda gösterileceği gibi, aslında Ermenilerin sadece bulundukları yerleri terk ettikten sonra değil, gitmeden önce de yapmış oldukları vekâletnameler veya diğer işlemler geçersiz sayılmıştır. Ortada, bugün sürgünü, Ermeni vatandaşların bir yerden başka yere nakil edilmesi olarak tanımlayanların cevap vermekte zorlanacakları bir durumun söz konusu olduğu açıktır. Bu nasıl yer değiştirmedir ki, insanların kendi malları üzerindeki mülkiyet hakkı yok sayılmakta, iptal edilmekte, Ermenilerin bıraktıkları mallara yasa çıkartarak zorla el konulmaktadır?
Sayfa 210Kitabı okudu
Önemli olan nokta şudur; sürgün ve imhayı diğer Hıristiyanları da kapsayacak şekilde uyguladığı için açıkça Hükü­metin emirlerine karşı gelmekle suçlanan, 2000 kişinin üstünde insanı “koyun gibi boğazlatan” Dr. Reşit hakkında hiç­bir soruşturma açılmamış ve hiçbir kanunî takibat yapılma­mıştır. Belki bundan daha da önemli olanı, olayları Alman Konsolosluğu’na aktaran ve Reşit’in cinayetlerine muhalefet eden Mardin Kaymakamı Hilmi’nin görevden alınmış olması­dır.’ Aynca Diyarbakır ve civarında Ermenilere karşı günde­me getirilen politikalardaki başarıları nedeniyle Reşit’in em­rinde çalışan Diyarbakırlı memurların ödüllendirilmesi yoluna gidilmiştir (...) Belki de bunların hepsinden daha önemli olan bilgi, Dr. Reşit’ten daha sonra, işlediği cinayetlerin değil, bu cinayetler sı­rasında “merkeze yollayacağım” diyerek el koyduğu Ermenile­re ait mücevher ve eşyaların hesabının sorulmuş olmasıdır. Reşit’e yollanan resmî bir yazıyla, bu el koyduğu mücevherler istenmiştir (...) Gazeteci Süleyman Nazif bu durumu çok veciz söz­lerle dile getirir: “Talat Paşa bundan fevkalade münfail [canı sıkılmış] olarak ‘katil’ sıfatıyla takdir ettiği Reşit’i 'gasip’ [hır­sız] olduğu için azl etmiş{ti)]."
Sayfa 188Kitabı okudu
Reklam
1915 üzerine yapılan tartışmalarda, tehcirin Ermenilerin im­hası amacına yönelik olmadığını söyleyenlerin en önemli ar­gümanlardan birisi, Ermenilere kötü muamelede bulunan, konvoylara saldıran veya cinayet işleyen devlet görevlileri hakkında soruşturma açıldığıdır. Bu iddiaya göre, tehcir sıra­sında bazı memurların suistimalleri olmuştur ama
Sayfa 236Kitabı okudu
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.