Fransa Kralı XIV. Louis'nin danışmanı Jean-Baptiste Colbert rivayete göre şöyle demiştir: "Vergilendirme sanatı mümkün olan en fazla tüyü, kazı mümkün olduğunca az bağırtarak yolmayı içerir."
Uzun yıllardır üst kesimle toplumun geri kalanı arasında aşağı yukarı şu şekilde ifade edebileceğimiz bir anlaşma mevcuttu: Biz size iş ve refah sağlayacağız, siz de bizim bu primleri almamıza göz yumacaksınız. Hepiniz payınıza düşeni alacaksınız, her ne kadar biz daha büyük paylar alacak olsak da. Ancak zenginlerle toplumun geri kalanı arasında yapılan bu zımni ve kırılgan anlaşma artık sona ermiştir. Yüzde 1'lik kesimdekiler servetlerini arttırırken yüzde 99'luk kesime kaygı ve güvensizlikten başka bir şey sağlamamışlardır.
Eşitsizliğin çok yüksek seviyelerde olduğu demokraside siyaset de dengesiz olabilir ve dengesiz bir ekonomiyi yöneten dengesiz siyaset birlikteliği ölümcül olabilir.
Aşırı borçlanan hane halkları ve emlak bolluğu ekonomiyi yıllardır zayıflatmaktadır ve bu durumun gelecek yıllar boyunca devam etmesi muhtemeldir; bu süreç, işsizliği artırmakta ve çok büyük miktarda kaynak israfına yol açmaktadır.
Zenginler ve süper zenginler genelde kendilerini korumak ve gelirlerini güvenceye almak için kurumsal şirketleri kullanırlar; bu yüzden, şirket gelir vergisi oranlarının düşük ve vergi kanununun yasal boşluklarla dolu olması için çok uğraşmışlardır.
En zenginler daha kötü durumdakilere kıyasla fiilen daha düşük oranlarda vergi ödemektedirler; bu daha düşük oran, zenginlerin daha hızlı artması anlamına gelmektedir.