Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Eski İstanbul'da Meyhaneler ve Meyhane Köçekleri

Reşad Ekrem Koçu

Eski İstanbul'da Meyhaneler ve Meyhane Köçekleri Gönderileri

Eski İstanbul'da Meyhaneler ve Meyhane Köçekleri kitaplarını, Eski İstanbul'da Meyhaneler ve Meyhane Köçekleri sözleri ve alıntılarını, Eski İstanbul'da Meyhaneler ve Meyhane Köçekleri yazarlarını, Eski İstanbul'da Meyhaneler ve Meyhane Köçekleri yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
136 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
19 saatte okudu
Tavsiye
Reşad Ekrem Koçu’nun ilk okuduğum kitabı. Hep merak etmiştim Osmanlı döneminde halklar nasıl yaşıyordu. Tamamen dindarlar mıydı, geri kafalılık ne dereceydi vs gibi konuların merakındaydım. Ancak Rumlar, Ermeniler, Çerkesler, Türkler bir arada gayet güzel yaşamışlar. O dönemin meyhaneleri halkın sosyal ve ekonomik bir grafisini de yansıtıyor bir nevi. Osmanlı’da livata yoktu demesin kimse, kitapta gayette 13-15-18 yaşında erkeklerin, bilhassa rum ve çingene çocuklarının meyhanelerde köçeklik yaptırıldığı, süslendikleri, dans ettirildikleri yazıyor. Bunlarla sohbet etmeye gelen, bu çocukları görmek için gelen dönemin şeyhleri, şairleri falan da var yani. Okuyun Bilgilenin derim. Çok güzel bir kitaptı.
Eski İstanbul'da Meyhaneler ve Meyhane Köçekleri
Eski İstanbul'da Meyhaneler ve Meyhane KöçekleriReşad Ekrem Koçu · Doğan Kitap · 201591 okunma
Büyük Kuleli Meyhanesi hakkında
Bu meyhanenin kapanması, İstanbul’un tarihi siması için çok büyük bir kayıptır.
Sayfa 111Kitabı okudu
Reklam
Meyhanenin antika eşyası arasında bakır rakı güğümleri vardı ki, üzerlerinde pirinçten bir yürek şekli bulunuyordu. “Rakı içmek için yürek ister” anlamına gelirmiş. Bir Türk halk deyimidir, rakıya “arslan sütü” derlerdi.
Sayfa 111Kitabı okudu
Tulumbacılar birer bardak şarap içip kendilerine mahsus tavırla, şöyle keseriz, böyle biçeriz! Diye konuşmaya, yave söylemeye başladılar. Meyhane alemi bu ya, herkes içinde ne varsa dışarı atar. Bu herifler ağızları ile atar tutar, gözleri ile de etrafı süzerlerdi. Meyhane bulaşığı adamların adeti budur.
Şair meyhane dönüşünde bir ayyaşın yere serilişini coşkun bir aşk havası içinde tasvir ediyor; öylesine şirin, güzel bir beyittir ki, İstanbul’da meyhane kalsaydı levha halinde duvarına asılmalıdır derdim: Mest olup kahi yaturdum hakte - Ol mehi görmek içün eflakte. “Sevdiğim güzeli gökyüzünde görmek için, sarhoş, toprak üstüne serilir yatardım.”
Reklam
Meyhaneler yılda bir ay, ramazanlarda kapatılırdı. Barba(patron) çok hatırlı müşterilerinin evlerine bayramın ilk günü birer büyük kayık tabak içinde midye dolması gönderirdi, adı “unutma bizi dolması”ydı. “Meyhanemiz açıldı, bekleriz efendim” der gibi bir nevi davetname. Ama bir midye dolması ki ağızlara layık.
Bir gencin mahallesinde, muhitinde, “akşamcı” diye bellenmesi hoş görülmezdi. Akşamcılıkla dile düşmüş bir delikanlı, güzellikte yekta ve bileğinde altın bilezik bir zanaatı da olsa kolay kolay kız bulup evlenemezdi.
İstanbul’un dillere destan olmuş akşamcılık alemlerine sahne olan meyhaneleri gedikli meyhanelerdir. Çok sonraları, Abdülaziz devrinde onlara “selatin meyhane” de denilmiştir.
Türkler İstanbul’u ve Galata’yı aldıkları zaman, büyük şehrin meyhaneleri, dünya ölçüsünde bir şöhretti.
Reklam
En amansız bir içki yasağı devri, içki, tütün ve hatta kahve içenlerin idam edildikleri bir devir. Yeşilaycılar ve som sofular “Nerde şimdi öyle bir adam” diye Sultan Murad’ı aramasınlar, “içki, tütün, kahve” yüzünden adamlar astırır, kelleler uçurtur, öbür yanda da kendisi gece ve gündüz içerdi, “şaribülleyli vennehar” idi.
Hele Galata demek meyhane demektir. Oradan ta Karadeniz boğazına varınca her iskelede meyhane bulunur. Amma Ortaköy, Kuruçeşme, Arnavutköy, Yeniköy, Tarabya, Büyükdere ve Anadolu tarafında Kuzguncuk, Çengelköy, Üsküdar ve Kadıköy’de tabaka tabaka meyhaneler vardır.
Gel be yanıma gel be Sakız'ın nazlı Rumu Gümüş topuk vurarak tuti dilli pedimu Atayım aşkına bir nara-yı hey hey ki ben Söndürem meygedenin ortasındaki mumu Bakma yüzüme bel bel Vezir Han-ı burası Vezirane bahşişim,öttürürüm borumu..
Sayfa 47
Şarabın gerçi nas-ı kati ile katresi haramdır,amma hükema kavlince ana 'ruh-i sani' demişler.Buna nuş edenler 'arslan sütü' demişler.Kadim hükema da 'Elma yiyip alessabah bir kase şarap içenin öldüğüne taaccüp ederiz' demişlerdir amma yalan söylemişlerdir"diyor..
Sayfa 16
31 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.