İSTANBUL: İnsan ne yerleşik ne turist olabilir bu kentte. Herkeste geçici görevle gelmiş gibi bir telaş, bir hız. Sabahlarıyla akşamları aynı, herkes evinden işine, işinden evine değil de, başka bir şehre gidiyor, "kaçıyor" gibi. Bende de aynı duygu: Bu şehirde oturuyorum, evim bu şehirde, dostlarımın çoğu da burada, iyi de ben burada değilim, buralı değilim ki! İnsan dışarıdan geldiyse buraya, bir türlü İstanbul'da yaşadığına inanamaz, aradan yıllar, hatta bir ömür geçse de "Şimdilik" duygusuyla yaşamayan kaç kişi vardır İstanbul'da, merak ediyorum. Belki şehir kendini hiçbir zaman ele vermediğinden, belki de yok olmak var olmaktan daha kolay olduğu için bu şehirde, herkeste bir "şimdilik" duygusu. Bir teselli sayılır bu da. Belki de bütün kadim şehirler gibi, tıpkı bir şiirle cebelleşir gibi, onunla da cebelleşmek gerekiyor. Bu yüzden sanı- rım, sevmek de kolay değil, onu bırakıp gitmek de.
İnsan işte, zaman zaman şımarır. Şımarmak da insana özgüdür elbet, öyledir de, yine de en çok çocuklara ve aşka yakışır. Bazen bir şehrin de şımarttığı olur insanı, yeni gördüğümüz bir şehir, çocuk olduğumuz bir şehir, âşık olduğumuz bir şehir.