Yazar kendi alilesindeki nesilden nesile kadınların hikayesini kendi ağızlarından çok derine inmeden, anlatıyor.Her ne kadar aile hikayesi gibi görünse de ,o zamanki sosyo -kültürel ve ekonomik ,aynı zamanda siyasi durumu gözler önüne sermesi bakımından okunmaya değer.Bilhassa kadınlar okumalı bence bu kitabı.
Yazar her ne kadar olaylara dramatize etmeden ,yer yer kadın parodisi gibi yaklaşsa da ,o zamanlardaki kadınların içinde bulunduğu trajediyi görüp ,hissetmemek ,üzülüp kızmamak mümkün değil!Birilerinin kıymetli kızları başka diyarlardan kaçırılıp esir pazarında satılıyor,talihine ne düşerse ya köle bir odalık ,ya geçkin bir adamın bilmem kaçıncı eşi oluyor.Köle olmayan kadınların da farkı yok,annesi babası makul görüp 15 lik bir kızı 65 lik bir Paşaya layık görebiliyor , kocaları bu arada hala cariye alabiliyor ,çapkınlıklarına ! devam edebiliyor ve kadınlar bu hayatlara sıkışıp kalıyor ,ta ki ölüm birini alana kadar! Kafesinden sokağa adım mı attı, soylu bir hanım olsa bile yeniçeriler sokakta güpegündüz bir kadını sırtayıp kaçırabiliyor!
İşte Türk kadının binlerce yılın sonunda layık görüldüğü,geldiği kölelik makamı!
Atatürk'e ne kadar teşekkür etsek az kalır gerçekten!
Şu da var ki bu ataerkil kölelik zihniyetinden çıkamamış ,kendine böyle hayatı reva gören kadınlarımız hala var, 100 yıldır özgürlüğü içine sindirip benimsiyememiş...İşte bu kitap bu zihniyetin köklenmiş olduğu zamanlara bir ışık tutmuş..